PKK militanları
tarafından şehit edilen J.Yüzbaşı Ali ALKAN'ın, aynı şekilde
Jandarma subayı olan ağabeyi Yarbay Mehmet ALKAN'a, kıral çıplak
dediği için,AKP ve yandaşları tarafından yapılan sözlü
saldırılara hepimiz tanık olduk.
Buradan Yarbay
Mehmet ALKAN'a diyoruz ki; seni, PKK'lı, hain ve parelelci ilan
eden, aslında bu ülkenin gerçek hainleri olan, ülkemizin
azınlığında kalan ve tek adama tapan biatçı güruha karşı
sakın eğilme ve dik dur.
Mehmet
Yarbay'ım; bu ülkenin, kalplerinde ve gönüllerinde, Atatürk,
vatan ve millet sevgisi olan çoğunluktaki gerçek sevenleri,senin
arkanda durmaktadırlar.
1 Kasımda
seçimler yenileneceği için, seni bugünden hain ilan edenler ile
şimdilik kamuoyundan çekinerek sessiz kalanlar, seçim meydanlarına
çıktıklarında, muhtemeldir ki, senin kral çıplak demenin
infiali içinde, kendi çevrelerine moral vermek ve tabanlarını bir
tutmak için, sana saldıracaklar,adın, sık sık anılacak, soylu
ve yürekli çıkışın istismar edilerek vatan haini ve parelelci
olmakla suçlanmaya devam edileceksin.
Bunlara
hazırlıklı ol ve sakın ola ki korkma,yılma,eğilme ve dik
durmaya devam et,.yalnız olmadığını da sakın unutma.
Mehmet
Yarbay'ım; ülke için hiçbir şey yapmadıkları, hiçbir cesaret
gösteremedikleri halde, Bakanlar Kurulu Kararı ile sözde Devlet
Üstün Hizmet ve Cesaret Madalyası alanlara da kulak asma
sakın.Senin, yaşadığın acının da etkisiyle, üstün bir
cesaret örneği göstererek, kral çıplak demek suretiyle bu ülkeye
yaptığın hizmet, senin arkanda duran ülkemizin gerçek vatansever
halkı tarafından, Üstün Devlet Hizmet Ve Cesaret Madalyası ile
ödüllendirilmiştir, bunu bilesin.
Herkes şunu
iyi bilmelidir ki; bu ülkede gerçekten hainler varsa, bu ülkenin
gerçek hainleri;
Bu ülkenin
kurtarıcısı ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e kem gözle
bakan ve dil uzatanlardır.
Bu ülkenin
insanlarını, yalan söylemeyi suç ve günah sayan gerçek dinimiz
değil, dinci eğitimlerle çağın gerisinde bırakanlardır.
Bu ülkenin
insanlarına modern ve laik eğitim vererek onları yetiştirip,aş
ve iş sahibi yapacak yerde, sadaka ve biat kültürü vererek
kendilerine muhtaç bırakarak, halkımızı oy veren nesne
konumunda bırakanlardır.
Yanlış
ekonomi politikaları uygulayarak, ülkemizi göz göre göre,
sürekli dış ülkelere borçlandıranlardır.Ülkemizin milli
değerlerini ve varlıklarını özelleştirme adı altında
yabancılara satarak peşkeş çekenlerdir.
Sıfırdan iş
başına gelerek, meşru olmayan yollarla aşırı derecede
zenginleşenler ve Devlet imkanlarıyla başkalarını
zenginleştirenlerdir.
Yolsuzluk ve
rüşvet iddialarına karşı, aklanma yolunu seçmeyerek, yolsuzluk
ve rüşvet iddialarının üzerlerini kapatıp, yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının gölgesinin altında yaşamaktan utanıp
çekinmeyenlerdir.
Bu ülkeyi
bölmek isteyen PKK ile çözüm masasına oturmalarına, çözüm
ve barış vaadiyle masaya oturdukları PKK militanlarını bu
şekilde umutlandırmalarına ve onlara bazı sözleri vermelerine,
onların daha da palazlanmalarını sağlamalarına rağmen, kendi
şahsi ve siyasi çıkarları için, bu çözüm iradesini
sürdürmekten oy kaygusuyla vaz geçerek, barış ve çözüm
masasını devirenlerdir.
Bu ülkenin
Anayasasını yok sayan, rafa kaldıran, ülkede yürülükte olan
Anayasal Parlamenter sistemi fiilen kaldırarak, fiili ve illegal bir
sistem kurarak, bu aymazlıklarına da, doğrudan halk tarafından
seçilmiş olmalarını gerekçe yaparak, bu sivil darbenin suçunu
da, Türk seçmeninin üzerine atanlardır.
Sayın
Yarbay'ım;müsterih olunuz, rütbeniz itibariyle emekli hakkını
almış olmalısınız, baktınız, bu halk desteğine rağmen
üzerinize gelmeye ve iktidarın tanımadığı yasaları, size
uygulamaya kalkıyorlar, şerefinizle istifa edip emekli olur ve
halkımızın arasına katılarak, vatan için çalışmaya devam
edersiniz.
Bu satırların
yazarı bendeniz de; seksenli yılların sonu, doksanlı yılların
başlarında, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde C.Savcısı olarak
görev yaparken, o dönemin faşist Ceza ve Ceza Usul Yasalarına
rağmen, demokrat ve hümanist yorumlarla görev yapmamz ve
polislere fazla gözaltı süresi ve dolayısıyla işkence yapma
imkanı tanımamamz nedeniyle, dönemin İzmir İl Emniyet Müdürü
Şükrü YETİM tarafından, doğrudan Cumhurbaşkanı rahmetli
ÖZAL'a “Bu savcı bize görev yaptırmıyor” gerekçesiyle
şikayet edilmiş ve dört yıllık görev süremizin sonunda
da,İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi C.Savcılığı görevinden
alınarak başka göreve atanmıştık. Sonradan değişen, o zamanın
faşist yasalarını zorlayarak, insancıl,demokrat ve hümanist
yorumlarla,sanıklardan yana olarak, şerefli bir şekilde yürütmeye
çalıştığımız görevimizden, albay rütbesine terfime yaklaşık
bir buçuk yıl kala istifa ederek emekli oldum ve şu anda avukat ve
yazar olarak milletime hizmet etmeye devam ediyoruz.
Yeri geldiği
için, kendi özel hayatımızdan bir paragrafı siz okurlarımla
paylaşma gereği duyduğum için özür diliyor ve kahraman Mehmet
Yarbay'ımıza, milletimizin, kendisinin arkasında olduğunu
tekrarlıyarak, onun kardeşi olduğu kadar bizlerin de kardeşi ve
evladı olan şehidimiz Ali ALKAN için, kendisine yeniden baş
sağlığı dileklerimizi sunuyoruz. 25/08/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder