Tayyip Bey ve
AKP ileri gelenleri, Allah için, milli iradeye çok önem verirler!
Onlar için
sandık çok önemlidir, her seçimde şöyle veya böyle sandıktan
çıkmayı başardıkları için, sandıktan çıkan sonuç onlar
için çok kutsaldır.
Sandıktan
çıktınız mı, yeni beyaz bir sayfa açılır, hakkınızdaki
yolsuzluk ve rüşvet iddialarından dahi, yargı kararına gerek
kalmadan aklanırsınız.
O kadar
ki,sandıktan çıkan sonuca aykırı bir söz söyle, hemen milli
irade gaspı,milli irade hırsızı damgasını yapıştırırlar
insana.
Şu anda, 7
Haziran seçimlerinden sonra ülkemizde olup bitenlere baktığımızda,
sakın yanlış anlaşılmasın, biz demiyoruz, AKP ileri gelenlerine
göre,tam bir milli irade hırsızlığı ile yüz yüze ülkemiz.
7 Haziranda
seçimler olmuş, aradan yaklaşık iki ay geçmiş,seçimde tecelli
eden milli iradeye göre, AKP ve onun manevi lideri Tayyip Bey tek
başına iktidardan düşmelerine rağmen, ülkeyi tek başına
Tayyip Bey ve onun güdümü ve vesayeti altındaki AKP idare ediyor
ve çok önemli kararlara imza atıyorlar.
Koalisyon
kurması için kendisine gecikerek görev verilen Ahmet Bey, işi çok
yavaştan alıyor, Durum onu gösteriyor ki, Tayyip Bey'in koalisyon
hükümeti kurmakla görevlendirdiği Ahmet Bey, kırkbeş günlük
süreyi kullanacak ve başka bir lidere görev verilmeden, son anda
MHP'nin dışarıdan desteğiyle bir AKP azınlık hükümeti
kurulacak ve bu hükümet uzun ömürlü olmayacağı için, AKP'nin
iktidarda olduğu bir ortamda, iktidar olanaklarından yararlanılarak
bir erken seçimle yeniden tek başına iktidar olmanın yolları
aranacaktır.
Bu arada ülkede
PKK terörü hortlamış, oluk gibi kan akıyor,hergün şehit
haberleri alıyoruz, Tayyip Bey'in ve Ahmet Bey'in hiç umrunda
değil.Tayyip Bey, ülke güllük ve gülüstanlıkmış gibi, özel
uçağına atlayarak Çin ve Endenozya turistik gezisine çıkmış,
PKK teröristleri hergün iki üç güvenlik görevlimizi şehit
etmeye devam ediyor, geçici başbakan, kendilerinin milli irade
hırsızı söylemlerini hatırlatacak şekilde, iktidardan düşmesine
rağmen, ülkeyi tek başına yönetmeye devam ediyor, Tayyip Bey'in,
söz verdiği halde, baldıran zehiri içmekten vaz geçerek, seni
başkan yaptırmayacağız diyen DEMİRTAŞ'ın tahriklerine kapılıp
kızarak, hiç yere çözüm sürecini sonlandırması üzerine
tırmanan PKK terörünü önlemek için Kandil'i havadan
bombalatmaktan başka elinden bir şey gelmeyen Ahmet Bey, Kandil
bombalandıkça artan PKK terörü ile şehit edilen güvenlik
güçlerimizin akan kanlarından, HDP ve onun eş başkanı
DEMİRTAŞ'ı sorumlu tutarak, akan kanların asıl sorumlusunun,
çözüm süreci aldatmacası ile PKK'yı güçlendirmeleri
nedeniyle, Tayyip Bey ve AKP iktidarı olduğu gerçeğini, örtbas
etmeye çalışmaktadır.
HDP'nin, seçim
barajını aşarak seksen milletvekili ile meclise girip grup
kurmaları, bu nedenle de tek başına iktidarı kaybetmeleri,
AKP'nin kimyasını bozmuş ve haksız bir şekilde, HDP ve
DEMİRTAŞ'a siyasi linç girişiminde bulunmaya başlamışlar,
PKK'nın tüm eylemleriyle HDP arasında doğrudan bağ kurarak, tüm
sorumluluğu HDP ve DEMİRTAŞ'a atmaya başlamışlardır.
Evet, HDP,
Türkiyelileştiği iddiasında olmasına rağmen, taban olarak büyük
bir ağırlıkla PKK Kürt hareketine sempati duyan seçmenlerin
partisi olmakla birlikte, son günlerde artan bölücü PKK terör
eylemlerini, bu eylemlerin azmettireni ve teşvikçisi olduğuna
dair, ortaya hiçbir kanıt koymadan, partiye oy veren tabana
bakarak, doğrudan HDP ve liderine bağlayamazsınız.Bu eylemlerin
teşvikçisi veya azmettireni olduğuna dair somut kanıtlar
göstermek zorundasınız Ahmet Bey.
HDP lideri
DEMİRTAŞ' ı, çok sert bir şekilde ve lanetlercesine PKK terörüne
karşı tavır almadı diyerek suçlamak ve bu nedenle, PKK'nın
döktüğü kandan doğrudan onu ve partisini sorumlu tutmak,bize
göre hukuken büyük bir haksızlık ve siyasal iktidar olarak PKK
terörünü önleyememenin ezikliği ve acizliğidir.
DEMİRTAŞ, kan
dökülmesine ve silahların patlatılmasına karşı olduğunu ve
bunun sonlanması gerektiğini açıklamaktadır. İstese de, daha
ileri gitmesi, daha fazlasını söylemesi, hayatın olağan akışına
göre mümkün değildir. Zira, DEMİRTAŞ; PKK'nin kendisinden emir
ve talimat aldığı, bir emriyle PKK'nın eylemlerine son vermek
zorunda kalacağı sözü geçen bir lider değildir.DEMİRTAŞ,
çözüm sürecinin devam ettiği dönemlerde dahi, yeri geldiğinde
atılacak olan barışçıl siyasi adımlar söz konusu olduğunda
dahi, PKK'ya hükmeden, emir ve talimat veren konumda olmaması,
süreci İmralı ve Kandilin yürütmesi nedeniyle, PKK'dan talimat
alan konumda olmuştur.
Barış
sürecini yürüten Tayyip Bey ve Ahmet Beyler, bu gerçeği
hepimizden iyi bildikleri ve kabul ettikleri için, çözüm
sürecinde İmralıyı ve Kandili muhatap almışlar, HDP
milletvekilleri, sadece, İmralıdan; siyasal iktidara ve Kandil'e,
Kandilden de, İmralıya ve siyasal iktidara haber getirip götüren
aracı ve özel ulak olarak görev icra etmişlerdir.
Bu nedenle,
çözüm sürecini bozan ve görüşme masasını deviren Tayyip ve
Ahmet Beyler; kozlarını, çözüm süreci için muhatap alarak
birlikte görüşme masasına oturdukları İmralı ve Kandil ile
paylaşsınlar ve hesaplaşsınlar.
Tayyip ve Ahmet
Beylere soruyoruz; DEMİRTAŞ'ın can güvenliği var mıdır ki;
ondan, PKK terörünü çok sert bir şekilde kınayan ve lanetleyen
bir açıklama bekliyor ve bu açıklamayı yapmadı diye, PKK
terörünün tüm sorumluluğunu ona yüklüyorsunuz, DEMİRTAŞ
diyelim ki, istediğiniz sertlikte ve netlikte PKK'ya meydan okudu,
PKK terörünü kınayarak lanetledi, o andan itibaren, bu acımasız
PKK terörüne karşı DEMİRTAŞ'ın can güvenliğini
sağlayabilecek misiniz, DEMİRTAŞ'a, PKK terör örgütünden
yönelik olası bir suikast'ın ülke çapında yaratacağı
sonuçlarına katlanabilecek misiniz?
Bize göre,
sizler, iyi veya kötü 13 yıllık iktidarınız ile yetinmesini
bilerek ve halkımız ile helalleşerek görevinizi bırakıp daha
fazla ülkemize zarar vermeyiniz, inanın bu ülkeye yapacağınız
en iyi ve hayırlı hizmet bu olacaktır.03/08/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder