Bugün 23.Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı,ulusal egemenlik deyince,
egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu akla gelir.
Millete ait
olan bu egemenlik hakkının yasama bölümünü, Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi kullanır.
Bu
itibarla,Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının, ulusal egemenliğin
mabedi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde kutlanması gerekmez
mi?
Millet kavramı
yerine ümmet, milliyetçilik kavramı yerine de ümmetçiliği
benimsemiş olan AKP iktidarının; bu nedenle,milli bayramlarımıza
karşı sürekli soğuk yaklaştığını, milli bayramlarımızı
büyük bir coşkuyla ve heyecanla her ortamda sıcak bir şekilde
kutlamaya yanaşmadığını, milli bayramlarımızda her nasılsa
bir bahane bulup bu bayramlarımızı adet yerini bulsun diyerek
sönük bir şekilde kutlamayı adet haline getirdiğini, artık
bilmeyen kalmamıştır.
Bu yıl da
terör ve şehitlerimiz bahane yapılarak, Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki kutlamalar iptal edilmiş, 23 Nisan Bayramında Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yerine, Ankara'daki Kaçak Saray ve
Külliyesi ön plana çıkarılmış ve onun reklamı yapılmıştır.
AKP iktidarı,
Van depremini bahane ederek, 2011 yılının 29.Ekim.Cumhuriyet
Bayramı kutlamalarını da iptal etmişti ve biz bu nedenle, “ŞİMDİ
GERÇEKTEN ÖLDÜM İŞTE!” başlığıyla duygusal bir makale
kaleme alıp yayınlamıştık. Hepinizin Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramınızı tekrar kutluyor ve bu makalemizi aşağıda aynen
yayınlıyoruz. 23.Nisan.2016 Güner YİĞİTBAŞI
ŞİMDİ
GERÇEKTEN ÖLDÜM İŞTE!
Ben, Van ve
Erciş de yüzlerce kişinin enkaz altında kalarak öldükleri
depreme Erciş de yakalanarak enkaz altında yaşamını yitiren
onlarca öğretmenden biriyim.
Ben, Cumhuriyet
çocuğuyum, bu nedenle, Cumhuriyetin kazanımlarından yararlanarak
ve Cumhuriyetin ilkelerini benimseyerek okudum ve öğretmen oldum.
Cumhuriyetin
kazanımlarını ve ilkelerini benimseyerek, bunların savunuculuğunu
yapacak ve Türkiye Cumhuriyetini daha da ileriye götürecek olan
genç nesiller yetiştirmek üzere, tüm sıkıntılarına,
yokluklarına ve zorluklarına katlanarak, Erciş ilçesinde severek
ve isteyerek öğretmenlik yapmaya başladım.
Hayatın
cilvesi işte, her şey iyi ve yolunda giderken, tabii bir afet olan
depremin, Van ve Erciş'i vurması üzerine, yıkılan bir binanın
enkazı altında kalarak, hayata veda ettim.
Beni bu fani
dünyadan uzaklaştıran depremden üç beş gün sonra, 29.Ekim.2011
de, Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıl dönümü kutlanacaktı. Tek
arzum; öğrencilerimle birlikte 29.Ekim Cumhuriyet Bayramını
kutlamak ve bu vesileyle, ülkemizde Cumhuriyeti kuran Atamızı ve
diğer büyüklerimizi anıp, onlara şükranlarımızı sunmak ve
öğrencilerime, Cumhuriyetin ilkelerini ve pozitif kazanımlarını
anlatarak, onların Cumhuriyetin ilkelerine ve Türkiye Cumhuriyeti
Devletimize dört elle sarılmalarına katkı sağlayabilmekti.
İnanın,
depremde enkaz altında kalarak bedenen sizlerden ve aile
yakınlarımdan ayrılmış olmam, beni hiç üzmedi, tek üzüntüm,
29.Ekim.2011 tarihinde Cumhuriyetimizin 88.kuruluş yıl dönümünü
kutlama imkanından mahrum kalmış olmamdı.
Aslında daha
yolun başındaydım ve bu vatana ve bölge halkına yapacağım ve
yapmak istediğim daha çok güzel şeyler vardı. Ancak, benim için
kısmet bu kadarmış.
Ülkemizde,
Cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda yetişmiş, insan hak ve
özgürlüklerini ve demokrasiyi benimsemiş ve özümsemiş çok
sayıda insan ve öğretmenin var olduğunu bildiğim için, deprem
yüzünden hayatımı kaybederek, Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıl
dönümünü kutlayamamaktan kaynaklanan üzüntüme rağmen, teselli
buluyor ve gözüm arkada kalmıyordu.
Canlı bedenim
sizlerden ve ülkemden kopmuş olsa da, ruhum sizlerle ve ülkemle
birlikte tüm canlılığı ile yaşamaya devam edecek, Mustafa Kemal
ATATÜRK ve arkadaşlarının yadigarı olan, insan hak ve
özgürlüklerine dayalı demokratik ve laik sosyal bir hukuk devleti
olan Türkiye Cumhuriyetinin yaşatılması ve daha da ileriye
götürülmesi için yapılacak olan icraatları uzaktan izleyerek,
teselli bulacaktım.
Biliyordum ki;
benim yapamadıklarımı, arkamda bıraktığım arkadaşlarım
yapacaklar, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 88.yıl dönümü, tüm
ülkede coşkuyla kutlanacak, Cumhuriyetimizi kurarak bize emanet
eden Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları, minnetle anılacak, bu
coşkulu kutlamalarla, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyetinin her
kesimden tüm iç ve dış düşmanlarına korku salınacak ve hak
ettikleri cevap verilecekti.
Heyhat!
Bir de ne
duyayım; her fırsatta insan hak ve özgürlüklerinden,
demokrasiden, Cumhuriyetten dem vuran ve daha özgür bir yeni
Anayasa yapma hazırlığında olan Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı
Recep Tayyip ERDOĞAN, bir genelge yayınlamış ve tüm yurtta,
çelenk sunumu ve tebriklerin kabulü dışında, Cumhuriyetimizin
88.kuruluş yıl dönümü olan bu seneki Cumhuriyet Bayramı
kutlamaları ve resmi geçit törenlerini iptal etmiş.
Gerekçe olarak
da, benim de enkazı altında kalarak hayata veda ettiğim Van
depremini göstermiş. Asıl beni üzen husus da, Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının iptaline, benim de enkazı altında kalarak bu
hayattan göçmeme neden olan Van depreminin gerekçe yapılarak,
benim cansız bedenimin, bu gereksiz iptal kararına alet edilmiş
olmasıdır.
Oysa ki, benim
tek arzum ve vasiyetim, geride bıraktığım arkadaşlarım
tarafından, Cumhuriyetin 88. kuruluş yıl dönümü olan
29.Ekim.2011 bugün, Cumhuriyet Bayramının coşkuyla kutlanmasıydı.
Şunu da ilave edeyim; Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal
ettiniz ama, görüyorum ki, ölenle ölünmüyor ve herkes, olduğu
gibi günlük yaşantısına aynen devam ediyor.
Kaldı ki,
ülkemiz, tabii afet olsun, PKK terörü olsun çok sık aralıklarla
onlarca toplu ölümlere maruz kalıyor, bu koşullarda, Milli
Bayramlarımızı iptal etmeye kalktığımızda, hiçbir bayramı
kutlama imkanı bulamayacağımız çok açık. Önümüzde, bir de
dini Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı için Sayın ERDOĞAN ne
düşünüyor bilemiyorum.
İşte, en
önemli Milli Bayramımız olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının, hem de, benim de içlerinde bulunduğum Van
depreminde ölenler gerekçe gösterilerek iptal edilmesiyle, şimdi
ben gerçekten öldüm.
Sizlerin,
kutlanması yasaklanan, ancak hepinizin gönülleriniz de yürekten
kutladığınız dan emin bulunduğum 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı
kutluyorum.
Hoşça kalın.
29.Ekim.2011
Güner
YİĞİTBAŞI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder