Türkiye
Cumhuriyeti Devleti; etnik kökenleri itibariyle Türk'lerin
çoğunlukta olduğu, daha sonra Kürt'lerin ve daha asonra da diğer
etnik kökenden gelen ve ancak, etnik kökenleri ne olursa olsun
hepsinin Anayasa ve yasalar önünde eşit oldukları, tasada ve
kıvançta ortak yurttaşlardan oluşan milli bir devlettir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin; Türk, Kürt ve sair etnik kökenden de
gelmiş olsalar, yurttaşlarının çok büyük çoğunluğu
Müslümandır, fakat, Türkiye Cumhuriyeti demokratik ve laik bir
devlet olup, devletimizin Anayasasında yazılı olan resmi bir dini
yoktur.
Din ve vicdan
özgürlüğünün cari olduğu ve Anayasasında, herkesin din ve
vicdan özgürlüğüne sahip olduğu açıkça yazılı bulunan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasasına göre, bütün dinlere eşt
mesafede olup, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti; İslam dinine
dayalı bir din devleti, başka bir ifadeyle, İslam Cumhuriyeti
değildir.
Bu nedenle,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; bir mozayiği andıran, çeşitli
etnik kökenlerden gelen vatandaşlarının neredeyse tamamına
yakınının İslam dinine mensup birer Müslüman olmaları, Türkiye
Cumhuriyeti Vatandaşlarını,Türkiye Cumhuriyeti ile
irtibatlandıran, birleştiren, bütünleştiren ve bir arada tutan
ortak kimlik, değer ve birleştirici çatının, İslam dini
olmasını, vatandaşların İslamın çatısı altında
toplanmalarını zorunlu kılamaz. Vatandaşlarımız; ister İslam,
ister Hristiyan ve Musevi veya başka dinlere mensup olsunlar,
dinler; her yurttaşın kendi özeli ve Tanrı ile aralarındaki
gizli ve uhrevi bir bağdır.
Bu itibarla;
Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı olduğunu iddia
eden Tayyip Bey'in; dün (17/04/2016) Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından İstanbulda düzenlenen Kutlu Doğum Programında yaptığı
konuşmasında; vaktiyle rahmetli babasıyla kendisi arasında geçen
bir anısına atfen yer verdiği, “Babama Laz mıyız, Türk müyüz?
Diye sordum, büyük dedem babama, Müslüman'ım de geç demiş.
Mezhepçilik, ırkçılık ve terör belasıyla karşı
karşıyayız.Bizim tek dinimiz var, İslam, bizi birleştiren
İslam.Biz İslam'ın bütünleştirici çatısı altında
toplanacağız.”şeklindeki beyanlarını, Cumhuriyetimizin laik,
demokratik ve özgürlükçü yapısına ve ilkelerine aykırı ve
çok sakıncalı buluyoruz.
Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin birliğini temsil eden, tarafsızlık ve
Anayasaya bağlılık yemini etmiş olan bir Cumhurbaşkanının;
laik Türkiye Cumhuriyetinde, vatandaşlarının çoğunluğunu İslam
dinine mensup olanlar teşkil etmiş olsa dahi, bize göre, azınlıkta
da olsalar, diğer dinlere mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını
diğerlerinden ayırma ve bölme, başka bir çatı altında
toplanmaya itme anlamına gelecek şekilde, İslam dinini öne
çıkararak,vatandaşlarımızı, İslam'ın bütünleştirici çatısı
altında toplanmaya çağırmasını, adeta ümmetçilik yapmasını,
sade bir şekilde ve bölücülük yapmadan, kendi etnik kökenini
dile getirmeyi ırkçılık yapmakla eş değer saymasını, kendisi
de Müslüman olan demokratik ve laik bir Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşı olarak kınıyor ve bu zihniyetin yeni bir anayasa yapmak
üzere kollarını sıvamış olmalarından, ülkemizin geleceği
adına endişe duyuyoruz.18/04/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder