Evet, bir
ülkede tüm kurallarıyla işleyen şeffaf ve gerçek bir demokrasi
yoksa, bu nedenle o ülkede yaşayan insanlar, bir takım gerçek
dışı ve antidemokratik algı operasyonlarına açıksa, bu algı
operasyonunun alt yapısını hazırlayan antidemokratik söylem ve
eylemler zirve yapmışsa, kağıt üzerinde yargının bağımsız
ve tarafsız olduğu yazıyor olsa da, o ülkedenin yargısı asla
bağımsız ve tarafsız olamaz.
Bir ülkede
yargının tarafsız ve bağımsız olabilmesi için, o ülkede
yaşayan insanların büyük çoğunluğunun vicdanlarında, başka
bir ifadeyle kamu vicdanında, yargı bağımsızlığının da
içinde bulunduğu tüm ilkeleriyle demokrasi şuurunun oluşup yer
etmesi gerekir.
Kamu vicdanını
temsil eden halkımızın bir kesiminin; o günün koşullarında,
benimsedikleri ideoloji, demokrasi anlayışı, siyasi ve dünya
görüşü, tuttuğu siyasal partinin görüş ve icraatları
açısından, yargının tarafsız ve bağımsız olmamasından
dolayı bir çıkarı varsa, ülkede demokrasi tüm kurallarıyla
işlemiyorsa,kuvvetler ayrımı ilkesi iflas etmişse, o ülkede
artık yargının tarafsızlığından ve bağımsızlığından
bahsedemezsiniz. Kendileri de bir insan olan, her insan gibi etten ve
sinirden oluşan yargı mensubu hakimlerimiz de, işlemeyen
demokrasinin yok olan teminatlarından mahrum kaldıkları için,
ister istemez bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını
yitireceklerdir.
O kadar ki,
yargı mensubu bazı hakimler de, antidemokratik, demokrasinin
kurallarının işlemediği bu düzende; kolaylıkla, bazı yasa dışı
cemaat ve oluşumların, siyasal iktidarların dümen suyuna girerek,
kararlarıyla onlara hizmet edeceklerdir.
İşte;
demokrasinin, kuvvetler ayrımının, şeffaflığın erdemi
buradadır.
Ülkemizde,
bugüne kadar askeri darbeler olmuş, demokrasimiz zaman zaman askıya
alınmış, daha sonra tekrar demokrasiye geçilmesine rağmen,
siyasal iktidarlar da askeri darbe dönemlerini aratmayacak şekilde
sivil darbeler yapmışlar ve ülkemiz gerçek anlamda bir
demokrasiyi yaşayamadığı için, kamunun genel vicdanı da,
demokrasinin ilkelerine ve erdemine uygun oluşamamış, bu
bölünmüşlük ortamından yargı da nasibini almıştır.
Bu yazıyı
niçin yazma gereği duyduk?
Dün,
Karaman'da jet hızıyla ve ilk celsede verilen, cinsel taciz davası
ile bugün Yargıtay tarafından açıklanan ve beklendiği gibi,
Ergenekon davasının tümden bozulmasına ilişkin kararlar, bizi bu
makaleyi yazmaya itmiş bulunmaktadır.
Sonuçları
itibariyle olması gereken ve bir hukukçu olarak bizim de hoşumuza
giden bu iki karara bakarak, bazı kesimler hep bir ağızdan;
Türkiye de tarafsızlıklarını ve bağımsızlıklarını
yitirmeyen yargıçlarımız da varmış diyecekler, kararları veren
hakimlere methiyeler düzecekler, ortalığı inletecekler ve tabii,
bize göre kendilerini ve halkımızı aldatacaklardır.
Bize göre,
demokrasinin işlemediği, kuvvetler ayrılığı ilkesinin fiilen
kaldırıldığı, ülkenin Cumhurbaşkanının; parlamenter sistemi
fiilen kaldırdığını ve fiili bir başkanlık sistemini kurduğunu
açıkça ilan ettiği, parlamentoya talimatlar yağdırdığı,
namusu ve vicdanı üzerine yaptığı tarafsızlık ve anayasaya
bağlılık yeminini ayaklar altına aldığı, fiili başkan gibi
ülkeyi tek başına yönettiği, anayasayı ihlal suçunu işlediği,
kimsenin sesini çıkaramadığı, aydınların suskun olduğu, aydın
ihanetinin tavan yaptığı, sesini çıkaraların tutuklandıkları,
Başbakan iken, kendi siyasal çıkarları için, dün Güneydoğu
Bölgemizdeki il ve ilçelere silah ve cephane dolduran, hendekler
kazan, barikatlar kuran bölücü PKK terör örgütü militanlarına
göz yumarak teröre yardım ve yataklık etmesine, kısa sürede
dört yüz şehit vermemize vesile olmasına rağmen, bugün işin
doğası, hayatın olağan akışının ve dayandığı kendi siyasal
tabanının gereği olarak, teröristlerin taziye çadırlarını
ziyaret eden HDP milletvekillerinin yargı önünde hesap vermelerini
istemeyi kendisine hak sayması ve HDP Milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılması için meclise baskı yapması
karşısında, ülkemizde demokrasinin bir kırıntısının
kalmadığı bu ortamda, bağımsız ve tarafsız bir yargıya sıcak
bakacak, tarafsız ve bağımsız bir yargıyı destekleyecek,
tarafsız bir kamuoyu vicdanının oluşacağına, buna bağlı
olarak da, yargının tarafsız ve bağımsız kalabileceğine
inanabiliyor musunuz?
Bugün Yargıtay
tarafından tümüyle bozulan Ergenekon Davasının geldiği bu
olumlu aşama, bağımsız ve tarafsız bir yargının başarısı
değildir. 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla başlatılan
soruşturma ile AKP iktidarının geleceğini tehlikeye atan,bir anda
ve tesadüfen değişen siyasal şartların, olması gereken zorunlu
sonuç ve başarısıdır.
Aslında,
ülkemizde gerçek bir demokrasi, demokrasinin ilkelerine sıkı
sıkıya bağlı, bağımsız ve tarafsız bir yargının önemine
vakıf, bağımsız ve tarafsız bir yargı şuuru gelişmiş,adaleti
içselleştirmiş adil bir kamuoyu vicdanı olsaydı, Ergenekon diye
bir kumpas dava ve bunun neden olduğu mağduriyetler söz konusu
olmayacaktı.
İşte, bu
gerçeği anlamamız ve kabul etmemiz durumunda, önce eşeğimiz
kaybederek üzülüp, daha sonra birileri buldurduktan sonra
sevinmekten ve ülkemizde bağımsız ve tarafsız hakimler de varmış
aldatmacasından kurtulacağız.21/04/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder