Bugün,
iki önemli ve önemli olduğu kadar da çok saçma ve çifte
standart açıklama geldi.
Açıklamalardan
biri Numan KURTULMUŞ'a, diğeri Tayyip Bey'e ait açıklamalardır.
Yargıtay,
Danıştay ve Sayıştay Başkanlarının;Tayyip Bey'in tarfsızlığını
ihlal ederek, siyasi konuşmalar ve kendi propagandasını yaptığı,
muhalefeti ağır şekilde eleştirdiği gezilerine katılmaları ve
siyasi içerikli konuşmalarına alkış tutmaları üzerine,
kamuoyunda yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına
yapılan haklı eleştirilere cevap niteliğinde açıklama yaparak;
yargının, yürütmenin ve yasamanın Cumhurbaşkanına bağlı
olduğu yolunda, çok talihsiz ve kuvvetler ayrılığı ilkesine ve
anayasaya açıkça aykırı beyanlarda bulunan Numan KURTULMUŞ, bu
beyanından dolayı kamuoyunda ağır şekilde eleştirildiği için,
bugün yaptığı açıklama ile bu beyanının yanlış
anlaşıldığını, daha doğrusu beyanında hatalı olduğunu, bu
beyanıyla ifade etmek istediği asıl amacını aştığını,
Anayasanın 104. maddesinde yer alan; ” Cumhurbaşkanı Devletin
başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin
birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”
şeklindeki cumhurbaşkanının görevlerini hatırlatmak istediğini,
yargı Cumhurbaşkanına bağlı değilse de, Tayyip Bey'in
Cumhurbaşkanı olarak, devlet organları olan yasama,yürütme ve
yargının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeten bir konumunun
bulunduğunu, yargının Cumhurbaşkanına bağlı olduğunu beyan
ederken, bunu ifade etmeyi amaçladığını söyleyerek, hatasından
dönmüştür.
Tayyip
Bey de, yüksek yargı organlarının başkanlarının kendi
gezilerine katılmasını haklı göstererek, kendisinin %52 oy
oranıyla doğrudan halkın oyuyla seçilen bir Cumhurbaşkanı
olduğunu, siyasi parti başkanı olmadığını,muhalefetin ve
kendisini eleştirenlerin, kendisinin Cumhurbaşkanı olarak
yaptıklarına ve takındığı tavırlara alışamadığını, ancak
alışacaklarını beyan ederek, anayasaya göre gerekli olan ancak
yeterli olmayan %52 oranında oy aldığı seçim başarısını,
kendi Cumhurbaşkanlığının meşruiyetine kanıt olarak göstermiş,
göreve başlarken millet önünde yaptığı anayasaya bağlılık
ve tarafsızlık yeminini ayakları altında çiğnediğini, fiilen
AKP'nin genel başkanı gibi davarandığını, partinin hukuken
genel başkanı olan bir kişiyi devirerek, yerine yeni bir genel
başkan atadığını, AKP'yi istediği gibi dizayn ettiğini, AKP
üzerinden kendi propagandasını yaptığını, AKP'yi siyasi çıkar
ve emelleri için payanda olarak kullandığını, Türk Milletinin
birliğini temsil etmediğini, sadce AKP ve yandaşlarının
Cumhurbaşkanı olduğunu, onların birliğini temsil ettiğini,
AKP'nin kemikleşmiş seçmen tabanını bir arada tutan, muhalefeti
yerden yere vuran davranışlar sergilediğini görmezlikten
gelmiştir.
Gelelim
Numan KURTULMUŞ'un açıklamasına. Evet, çok doğrudar, göreve
başlarken namusu ve vicdanı üzerine yaptığı anayasaya bağlılık
ve tarafsızlık yeminine sadık kalan, partisi ile irtibatını
kesen, partilerüstü anayasal meşruiyet içinde görev yapan bir
cumhurbaşkanının; Anayasamızın 104. maddesine göre, devletin
başı olduğuna,bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Milletin
birliğini temsil ettiğine,Devlet organlarının düzenli ve uyumlu
çalışmalarını gözetme görev ve yetkisinin bulunduğuna, hiç
kimsenin bir itirazı olamaz.
Ancak,
lütfen söyleyiniz, Tayyip Bey; seçilmiş olmasının dışında,
bu anlamda anayasaya göre meşru bir cumhurbaşkanı mıdır? Numan
KURTULMUŞ'un referans gösterdiği Anayasanın 104. maddesinde
açıkça, Cumhurbaşkanı Tayyip Bey'in Anayasanın uygulanmasını
gözetme görevinin de bulunduğunun belirtilmesine rağmen,
anayasanın uygulanmasının gözetiminden sorumlu olan Tayyip Bey,
bırakınız Anayasanın uygulanmasının gözetimini, Anayasayı
bizzat kendisi uygulamamakta ve anayasayı rafa kaldırmaktadır.
Aynı
şekilde, Anayasanın 104. maddesinden yarar umarak kendilerini
savunmaya kalkışanlara buradan soruyoruz; sizler, kendinizi sadece
anayasanın işinize gelen maddeleriyle mi bağlı sayıyorsunuz?
Anayasanın işinize gelen madde ve fıkralarını cımbızlayarak ve
onların arkasına sığınarak, anayasaya aykırı eylem, söylem ve
faaliyetlerinize haklılık kazandıramazsınız. Anayasanın tüm
maddelerine, örneğin; anayasanın 101. maddesinde yer alan;
“Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği
kesilir”hükmüne de, anayasanın 103. maddesinde hüküm altına
alınan, Cumhurbaşkanının göreve başlarken yaptığı yeminde
yer alan yükümlülüklerinize de harfiyen uymak zorundasınız.
Anayasa
bütünüyle ya vardır, ya da hiç yoktur. Anayasanın işime gelen
maddelerine uyarım, işime gelmeyenlere uymam ve görmezlikten
gelirim diyemezsiniz.
%52
oy oranı değil, %100 oy oranı dahi, sizin antidemokratik ve
anayasa dışı eylem, söylem ve icraatlarınıza meşruiyet
kazandıramazsınız.
Hayır
Tayyip Bey; senin anayas ihlallerine, tek başına ve keyfi olarak
ülkeyi yönetmene asla alışmayacağız, demokrasiler; çoğunlukçu
değil, çoğulcu, muhaliflerin ve azınlığın fikirlerinin de
saygıdeğer olduğu ve dikkate alındığı, anayasanın tüm
hükümleriyle uygulandığı rejimlerdir,senin, arkandaki devlet
gücüne güvenerek ve bu güce dayanarak, sana oy vermeyen muhalif
kesime yaptıkların, demokrasinin kurallarına uymayan bir
saygısızlık, ucuz kahramanlık ve dayatmadır.
Hayır
Tayyip Bey; biz sizin diktanıza değil, siz, Türkiye Cumhuriyetinin
anayasasına,insan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne
dayalı demokratik ve laik hukuk devletine, yargının
bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığı ilkesine uyacak ve
alışacaksınız, daha da doğrusu buna alışmak zorundasınız,
bunun demokrasi içinde başka yolu yoktur.
Elimiz
kalem tuttuğu sürece bu demokratik gerçekleri, sürekli olarak,
usunmadan ve bıkmadan size hatırlatacağız, Sayın Tayyip Bey.
01/06/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder