Adalet
Bakanı Bekir BOZDAĞ, FTO/PDY terör örgütüyle ilgili olarak
Meclis Araştırma Komiyonu kurulmasına ilişkin görüşmeler
sırasında Mecliste yaptığı konuşmasında; buradada kurulacak
olan araştırma komisyonunu çok önemsiyorum demiş. Biz de sayın
bakan'a diyoruz ki; günaydın sayın bakan, hayır ola, hangi dağda
kurt öldü de, siz muhalefetin araştırma komisyonu kurulmasına
ilişkin önerisine sıcak bakmaya başladınız?
Bu
Fetö kaynaklı hain darbe girişiminin olmasını mı
beklediniz?Size, özellikle anamuhalefet partisi yıllardan beri
Fetullah GÜLEN Cemaatinin tehlikelerini ve devletin içine
sızdıkarını, bu konuda önlem alınması gerektiğini ikaz etti
durdu,ama 17/25 Aralık sürecine kadar hiç sesinizi çıkarmadınız
ve kulağınızın üzerine yatıp durdunuz. 17/25 Aralık yolsuzluk
ve rüşvet iddia ve soruturmaları patlak verince, birçok delilleri
ele geçirilen bu yolsuzuk ve rüşvet iddialarının,AKP'yi
iktidardan edeceğini görünce aklınız başınıza geldi ve bile
bile sineye çektiğiniz ve yıllarca birlikte hareket ettiğiniz, ne
istedilerse kendilerine verdiğiniz Fetullah Gülen Cemaati ile
yllarınızı ayırma gereğini duydunuz,şimdi en büyük düşmanınız
Fetullah GÜLEN oluverdi. Bu düşmanlığınız, 15.Temmuz gecesi,
Demokrasimize ve Laik Cumhuriyetimize karşı yapılan hain ve kanlı
darbe girişimi ile tavan yaptı.
Daha
önceleri, çeşitli konulardaki, sırf muhalefetten geldiği
gerekçesiyle,içeriğine ve haklılığına dahi bakmadan, çoğunluk
oylarınızla reddettiğiniz Meclis Araştırma Komisyonu kurulması
isteğini içeren muhalefet önergelerini unutmuş görünüyorsunuz
ve muhalefetin de imzasını içeren FETÖ örgütüne ilişkin
Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına ilişkin önergeyi
önemsediğinizi söylemek zorunda kalıyorsunuz.
Bununla
da yetinmiyorsunuz ve aynen; “Geçmişte dostlarımız bu
Fethullahçı yapı için çok şey söylediler, biz onlara
inanmadık. 17 Aralık'tan sonra biz çok şey söyledik. Sayın
Kılıçdaroğlu'na da söyledim, siz bize inanmadınız. Artık biz
birbirimize inanarak, söylediklerimizi check ederek devam edersek
böylesi yapılar için tehdit ve tehlike oluşturmazlar.”diyerek,
260 civarında kişinin ölümüyle ve Meclisin bombalanması ile
sonuçlanan 15Temmuz hain darbe girişiminden sonra, devletimizin
içine sızan Fetullahçı yapının oluşumuna yaptığınız katkı
nedeniyle işlemiş olduğunuz suçu, millet önünde açıkça
itiraf ve sıkılmadan Adalet Bakanlığı koltuğunda oturmaya devam
ediyorsunuz.
Adalet
Bakanı; “geçmişte,dostlarımız Fetullahçı yapı için çok
şey söylediler biz onlara inanmadık” diyor. Biz buradan sayın
bakana soruyoruz, niçin, hangi gerekçeyle inanmadınız, devletin
yönetimi, istihbaratı ve gizli bilgileri sizin elinizde değil
miydi, devletin yönetiminde olmayan, devletin istihbarat ve gizli
bilgilerine sahip bulunmayan çevreler ve ana muhalefet, edindiği
yüzeysel bilgi ve duyumlarla Fetullah Gülen'in devlet içinde
tehlikeli ve illegal olarak yapılandığını görüyor ve fark
ediyor da, bu illegal yapılanmayı siz nasıl göremiyor ve önlemini
alamıyorsunuz anlamamız mümkün değil.
Sayın
Bakan, AKP iktidarı olarak aslında herşeyi biliyordunuz ama, bu
yapıyı kullanarak elde ettiğiniz siyasi çıkarlarınızdan mahrum
kalmamak için, bu illegal yapılanmaya göz yumuyordunuz ve
Fetullahçı yapı için size dostlarınız tarafından söylenen
gerçeklerle yüzleşmek, işinize gelmiyordu, ta ki bıçak kemiğe
dayanana kadar.
17/25
Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddia ve soruşturma süreci, bıçağın
kemiğe dayandığı andı ve can havliyle, iktidarınızı korumak
ve bu soruşturmaların yol açacağı sandıktaki yenilgi sonucu
iktidardan düşmemek için, başından beri çok iyi tanıdığınız
ve bildiğiniz ve siyasi çıkarlarınız için göz yumduğunuz bu
canavara karşı artık savaş açmak zorunda kaldınız.
Sayın
Adalet Bakanı diyor ki; evet 17/25 Aralıktan önce siz bize çok
şey söylediniz,biz inanmadık, 17 Aralıktan sonra biz çok şey
söyledik, siz bize inanmadınız, hayır yanılıyorunuz ve konuyu
çarpıtıyorsunuz sayın bakan,size muhalif olanlar, illegal
Fetullah Gülen yapılanmasının varlığına ve tehlikesine, 17/25
Aralıktan önce de sonra da, sürekli inandılar ve ona karşı
çıktılar, 17 Aralıktan sonra muhaliflerin sizden ayrıldıkları
husus; muhalifler,Fetullah Gülen yapılanmasına ve bunun ülke için
yarattığı tehlikeye inandıkları kadar, ayakkabı kutuları
içinde ele geçirilen dolarlar, para kasaları, para sayma
makinaları teknik takip sonucu elde edilen dökümanlar karşısında,
bu cemaatin polis ve savcları tarafından ortaya çıkarılan
yolsuzluk ve rüşvet iddialarına da inandılar ve bu iddiaların
soruşturulması ve kovuşturulması gerektiğini savundular,bu
iddialar karşısında yargı önünde hesap vermekten kaçmak için
söylediklerinize muhalefetin inanmasını beklemeniz,büyük bir
yanılgı ve haksızlıktır.
Ortada
bir suç iddiası ve ihbarı, bir suç soruşturması varsa, bu
suçlamalara ilişkin iddiaların ihbarcılarının ve soruşturmasını
yapanların, Fetullah Gülen ögütüne mensup olup olmamalarının
bir önemi yoktur, ortada delillendirilmiş somut bir suç iddiası
ve ihbarı ve soruşturması varsa, bu iddia ve soruşturmalara
muhatap olanların, suçsuz olduklarını, iftiraya uğradıklarını,
siyasi bir şantaja muhatap kılındıklarını savunacakları ve
suçsuz olduklarını inandıracakları merci, yargıdır, muhalefet
değildir.
Her
demokratik ülkede; muhalefet,iktidarı siyaseten köşeye
sıkıştıracağı ve sallayacağı yolsuzluk ve rüşvet
iddialarına sahip çıkar ve bu iddiaların gerçek olup olmadığını
sonuna kadar araştırır ve takip eder, muhalefetin görevi budur.
Bu demek değildir ki;suç ihbarını ve soruşturmasını
yürütenlerin devlet içindeki illegal yapılanmalarına sahip
çıkılıyor ve o yapılanma meşru kabul ediliyor.
Hiç
kimse; illegal Fetullah Gülen yapılanmasının ordumuzun içine
sızan uzantıları tarafından gerçekleştirilen kanlı ve hain
darbe girişiminin arkasına sığınarak, kendi günahlarının
üzerini örtmeye çalışmamalı ve açıkça sorumluluğunu kabul
etmelidir. 27/07/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder