Ülkemizde olup
bitenlere baktıkça, demokrasi ve halkın iradesi adına üzülüp
kahrolmamak mümkün değil.
Bu
makalemizi,Cumhurbaşkanı olarak değil,iktidardaki AKP'nin genel
başkanı ve siyasetçi olarak kendisine seslenmek için
yazıyoruz,tarafsız Cumhurbaşkanı olmak istemeyen,partili
Cumhurbaşkanlığını savunan ve dayatma ile bunu gerçekleştiren
AKP Genel Başkanı Tayyip Bey hiç darılmasın ve
gücenmesin,demokrasiye saygılı bir hukukçu olarak, Tayyip Bey'in
bugüne kadar AKP üzerinde oynadığı oyunlara,yaptığı
operayonlara,partide takındığı tek adam tavrına,parti içinde
seçimle bir yerlere gelen belediye başkanı ve üst seviyedeki
yöneticilere uyguladığı istifaya zorlayarak görevden
uzaklaştırmalara bakıldığında,bu ülkenin vatandaşı
olarak,demokrasi adına üzülmemek ve utanmamak mümkün değil.
Seçmenle adeta
alay edilmekte,milletin seçtiği kişiler metal yorgunluğu ve
perfermans düşüklüğü sebepleriyle istifa ettirilmekte,bundan
sonra istifa ettirilecekler de sıraya girmiş beklemektedirler.
İktidar
partisi AKP'nin Gnel Başkanı, adeta devlet benim,ben ne istersem o
olmalıdır,ben seçim meçim,halk iradesi falan tanımam,kendi
siyasi geleceğimi tehlikede gördüğüm an, partinin seçimle iş
başına gelen başbakanlarını,belediye başkanlarını,gözlerinin
yaşına bakmadan kotuklarından indiririm edası içinde partiyi ve
ülkeyi tek başına yönetme gayreti içindedir.
Kendisine
dokunulduğunda, partisi hakkında kapatma davası açıldığında,Tayyip
Bey'in kendisi değil midir,sürekli milli iradeyi,halkın irade ve
seçimini,sandığıdile getirerek savunan?
Seçim
sisteminin çarpıklığı ve adaletsizliği,parti içi demokrasinin
olmaması, partilerdeki lider sultası nedeniyle,milletvekili
adaylarının,belediye başkanı adaylarının Tayyip Bey'in tek
oluruyla belirlenmiş olması,partide büyük oranda Tayyip Bey'in
şahsi ağırlığının bulunması,AKP'nin seçimlerde birinci parti
çıkmasında, on beş seneden bu yana AKP'nin sürekli seçim
kazanmasında Tayyip Bey'in karizmatik etkinliğinin rol
oynadığı,partiye tek başına güç kattığı bir gerçek ise de,
adaylıkları Tayyip Bey tarafından bizzat belirlenen
milletvekilleri, başbakanlar,belediye başkanları, sonuç olarak
halkın oyları ile seçilerek iş başına gelmekte ve bu nedenle
özellikle yerel yönetimlerin başı olan belediye başkanlarının
yine seçimle ve halkın oyları ile seçim kaybederek veya yeniden
aday olmayarak o makamları bırakmaları,istifaya zorlanmamaları
demokrasinin en temel prensibidir.
Çok doğaldır
ki; seçimle de gelse, bir belediye başkanının yolsuzluk
yapması,adının rüşvet ve irtikaba karışması ve sair görevden
kaynaklı yüz kızartıcı ve ağır suçlar işlemesi
halinde,mensubu olduğu partinin yönetimi tarafından
uyarılması,görevden ayrılmaya zorlanması,İçişleri Bakanlığı
tarafından açığa alınması ve hakkında suç duyurusunda
bulunulması ve soruşturma açılması gereklidir, ancak; metal
yorgunluğu,performans eksikliği,referandumda o ilde hayır
oylarının fazla çıkması gibi ipe sapa gelmeyen siyasi ve yasal
olmayan gerekçelerle, belediye başkanlarının anti demokratik bir
şekilde istifaya zorlanmaları kabul edilemez.
Yanlış
anlaşılmasın, biz AKP'li falan değiliz,görev
yaptırılmayarak,adam yerine konulmayarak,itibarsızlaştırılarak
istifaya zorlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
TOPBAŞ, yakınımız değildir,kendisini tanımayız, hiç yüz yüze
gelmiş,el sıkışmış, merhabalaşmış değiliz ama, seçimlere
saygılı demokrat bir hukukçu olarak, demokrasinin gereği
olarak,seçimle gelen seçimle gitmelidir ilkesi ve demorasi
anlayışımız nedeniyle,ülkemizin demokrasi karnesini ve
görüntüsünü dost ve düşman demokratik dünya ulusları
karşısında zayıflatan ve ülkemizi itibarsızlaştıran,devamının
da olacağı anlaşılan bu istifaya zorlanma eylemi,bizi üzmüştür.
Tayyip Bey; bir
zamanlar ağzından düşürmediği,yeri geldiğinde hala zaman zaman
tekrarladığı, Ergenekon,Balyoz,Askeri Casusluk ve benzeri
isimlendirmelerle ordumuza karşı yapılan kumpasların da asıl
nedenlerinden birisi olan ve Türk siyasetine müdahalenin nedeni
olarak gösterilen askeri vesayetin kaldırılması iddiasında
samimi ise,rahmetli Demirel'i istifaya zorlayan 12 Mart
muhtıracılarının siyasete müdahalesini tasvip
etmiyorsa,demokrasiye ve seçimle gelenlerin seçimle gitmeleri
gerekir ilkesine saygılıysa,kendince hangi haklı sebebe dayanırsa
dayansın, suç işlemedikleri sürece,seçimle gelenlere yönelik
istifaya zorlama eylemine ne diyecek merak ediyoruz.
Bize göre,sonuç
olarak halkın meşru seçimlerle seçtiği başbakanı ve
bakanlarını istifaya zorlayan 12 Mart muhtıracılarının
yaptıklarıyla,seçimle iş başına gelen belediye
başkanlarının,şayet savcılığa ihbar ve soruşturma konusu
yapılan bir suçları olmaksızın, sürelerini doldurmadan ve halk
tarafından seçim kaybettirilerek sandık yoluyla görevden
uzaklaştırılmadan, siyasi güç kullanılarak istifaya
zorlanmaları arasında, hiçbir fark bulunmamaktadır.
Teşbihte hata
olmaz,hani bir laf vardır,akılsız dostların olacağına seni
uyaran akıllı düşmanların olsun,biz kimseye düşman değiliz
ama, AKP Genel Başkanı Tayyip Bey'in 2019 seçimlerini kazanmak
için uygulamaya koyduğunu zannettiğimiz bu antidemokratik
uygulamanın, kendi sandığının aksine, ona seçimi kazandırmayıp
bilakis kaybettireceğini değerlendiriyoruz,bizden söylemesi.
03/10/2017
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder