Yargının
görevi, iş başındaki iktidarın ve hükümetin muhafızlığını
yapmak değildir. Yargının görevi, yasada unsurları gösterilen
suçları işleyenleri adil bir şekilde yargılayarak adalet
dağıtmaktır,
Çok doğaldır
ki;yargı, vereceği kararlarla, kurulu anayasal
düzeni,hükumeti,Türkiye Büyük Millet Meclisini, zor kulanarak,
cebir ve şiddet uygulayarak, antidemokratik usul ve yöntemlerle
yıkmaya ve görev yapamaz hale getirmeye kalkışanlarla mücadele
edecek,onları yargılayarak hak ettikleri en ağır cezaları
verecektir.
Ancak,
demokratik seçimlerle iş başına gelen iktidarın, yine demokratik
seçimlerle değiştirilmesi için iktidara muhalif olan,onun
yönetimini beğenmeyen halk kesimlerinin,sivil toplum kuruluşlarının
ve muhalefetteki siyasal partilerin, anayasal eleştiri haklarını
ve özgürlüklerini,suç işlemeden kullanarak,iş başındaki
iktidarı ve hükümeti seçimler yoluyla iş başından uzaklatırmak
için eylem ve faaliyette bulunmaları da çoğulcu demokrasinin bir
gereğidir.
Hükümeti ve
iktidarı sandıkta değiştirmek için yapılan yasal eleştirel
eylem ve faaliyetler, Türk Ceza Kanununa göre bir suç oluşturmaz
ve bugünlerde sınırlı da olsa bazı yargı organlarının,
hükümete yönelik yasal eleştirileri dahi, hükümeti devirmeye
yönelik bir suç olarak değelendirmeye kalkışarak hükümler
vermelerini, hukuken izah edebilmek mümkün değildir.
Yargı, iş
başındaki siyasal iktidarların ve hükümetlerin devrim
muhafızları değildir.
Bundan önceki
makalemizde değerlendirmesini yaptığımız,casusluktan 25 seneye
mahkum edilen CHP Milletvekili Enis BERBEROĞLU hakkında verilen
kararı bozan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin, bozma kararında
değinip bozma gerekçesi yaptığı, yerel mahkemenin mahkumiyete
ilişkin kararında,kararına gerekçe olarak yer verdiği;
“..........en iyi ihtimalle, seçim öncesi hükümeti zora sokarak
seçimi kazanmalarının önüne geçilmek istendiği “ ibaresi
özellikle dikkat çekmekte ve yargı adına utanç vermektedir.
Bölge Adliye
Mahkemesi de bozma kararında;bir siyasi partinin yurt içindeki
seçimleri kazanmasını engellemeye yönelik eylemin,hangi
gerekçelerle casusluk suçunun unsuru olacağını sormaktadır.
Yargı
tarafından,Enis BERBEROĞLU'nun mahkumiyet kararına gerekçe
yapılan;”bir siyasi partinin yurt içindeki seçimleri kazanmasını
engellemeye yönelik eylemler” söylemi, çoğulcu demokratik
sistem adına çok tehlikeli ve de düşündürücüdür.
Birçok
partinin iktidara talip olarak seçim yarışına girme hakkına
sahip olduğu çoğulcu demokratik ülkelerde;yargı olarak,
iktidardaki partinin yurt içindeki seçimleri kazanmasını
engellemeye yönelik eylemleri suç olarak değerlendirirseniz,
muhalif kesim ve partilerin; iktidara yönelik olarak, ilk seçimlerde
seçimleri kaybederek iktidardan düşmesi için yaptıkları ve
yapacakları haklı ve yasal eleştirileri yasaklamış olursunuz
ki, bu da yargının itibarına ve tarafsızlığına ağır bir
darbe vurur.
Demokrasilerde,
iktidar yarışına giren kesim ve partiler, iktidara geldiklerinde
yapacaklarını seçmenlerine duyurma hakkına sahip oldukları
gibi,en ağır eleştirilerileri yapacaklar,iş başındaki iktidarın
başarısızlıklarını, iş başındaki iktidarın değişmesi
gerektiğini, eylem ve söylemleriyle korkusuzca dile getirecekler ve
bu yolla iktidardaki partinin seçimleri kazanmasını engellemeye
çalışacaklardır. 11/10/2017
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder