Sayın
KILIÇDAROĞLU; başarılı bir bürokratlıktan sonra, CHP eski
Genel Başkanı Sayın BAYKAL'ın destek ve tercihleriyle CHP'ye adım
atarak, milletvekilliği ve daha sonra da CHP'nin Meclis Grup Başkan
Vekilliği derken, kendinizi CHP'nin Genel Başkanlığına kadar
taşıma başarısını gösterdiniz.
Özellikle Grup
Başkan Vekilliği döneminizde, muhalefeti sarsan ve ses getiren
yolsuzluk dosyalarıyla ünlendiniz.
Sayın
BAYKAL'ın, kendisine yönelik malum kaset olayının patlak
vermesinin hemen ardından, CHP genel başkanlığından istifa
etmesi üzerine, CHP içindeki ve seçmen kitlesi nezdindeki tüm
gözler sizin üzerinize çevrildi.Boşalan CHP genel başkanlığı
koltuğuna talip olmanız için gözünüzün içine bakılıyordu.
Sonunda elinizi
taşın altına sokarak ve sorumluluk alarak, tek başına hiç
iktidar yüzü göremediği için, kendisini parti içi çekişmelere
ve iktidar kavgasına adamış, sık sık kurultaylar toplayan, bu
nedenle seçmence pek sevilmeyen, idare edilmesi zor, seçmen kitlesi
iktidara susamış olduğu için, kendisinden çok şeyler umulan ve
beklenen CHP'nin genel başkanlığı koltuğuna oturdunuz.
Sayın
KILIÇDAROĞLU, CHP genel başkanlığına seçildiğiniz o kurultay
salonundaki ve salon dışındaki sosyal demokraların ve CHP
tabanının büyük coçkusunu ve sevincini bugünkü gibi
hatırlıyoruz.
Biz ve tüm
CHP'liler, sizden çok şey bekledik, küçük olsun benim olsun
diyerek, partiyi ve parti tabanını küçülten ve partiyi müzmin
bir anamuhalefet partisi haline sokan Sayın BAYKAL 'dan sonra,
beklentilerin büyük olması ve partinin iktidar susuzluğunu
gidermeye aday olarak partinin başına gelmeniz nedeniyle, göreviniz
zor ve sorumluluğunuz çok fazlaydı.
Bürokrasiden
gelen, deneyimli, birikimi olan,namuslu,dürüst, politikanın iki
yüzlü ortamında yetişmemiş ve bozulmamış, halkın içinden
gelen ve onların gerçek sorunlarını bizzat yaşayarak gören ve
bilen saf ve temiz bir politikacı olarak, sizden ve
ekibinizden,ülkenin sorunlarının çözümüne yönelik somut öneri
ve projeler bekledik, ancak itiraf etmeliyiz ki, bunları
göremedik,siz de BAYKAL gibi, AKP ve liderinin tuzağına düştünüz,
gündemi sürekli olarak Tayyip Bey belirledi ve sizler kendinizi,
onun belirlediği gündeme sürekli laf yetiştirdiniz, akşam sabah
sadece Tayyip Bey ile uğraştınız, eleştiriden başka bir şey
üretmediniz.
AKP ve lideri,
ülkeyi o kadar kötü idare ediyordu ki, dış politika iflas etmiş,
komşu ülkelerin tamamıyla kavgalı hale gelmiş ve bu ülkelerle
diplomatik ilişkimiz kalmamıştır.
Gezi olayları
patlak vermiş, AKP iktidarına yönelik büyük bir barışcıl ve
demokratik protesto ve direniş hareketi yaşanmış, 17 ve 25 Aralık
süreci yaşanmış, AKP iktidarına ve onun liderine yönelik
yolsuzluk ve rüşvet iddiaları tüm ülkede yankılanmıştır.
Bu yaşananlar,
iyi yönetildiği, değerlendirildiği ve seçmene anlatıldığı
taktirde, AKP iktidarını seçmen nezdinde gözden düşürebilir,
sizin lideri bulunduğunuz CHP'ye büyük itibar ve oy
kazandırılabilir ve Tayyip Bey'in Cumhurbaşkanı seçilmesi,
pekala önlenebilirdi.
Ama, siz ve
partiniz, sizin ve partinizin yıldızlaşmasını, parlamasını,
klasik seçmen kitlenizin muhafazasının yanı sıra, özellikle
genç kitleden yeni seçmenler kazanmanızın önünü açacak olan
yukarıda belirttiğimiz AKP açısından olumsuz olan yaşanan
olayları iyi yönetemediniz, gezi olaylarında barışcıl
demokratik direniş haklarını kullanan geçlere sahip çıkmadınız,
Tayyip Bey'in, bilerek ya da bilmeyerek, gezi direnişinin anlamını
yanlış yorumlayarak, bu hareketi demokratik bir direniş değil,
birkaç çapulcunun başlattığı, yasa dışı bir çapulcu eylemi
olarak nitelendirmesine sessiz kalarak, demokratik ve barışcıl
direniş ve protesto eyleminde bulunan genç kitleye sahip
çıkamadınız, onları saflarınıza katamadınız, Tayyip Bey'in,
baskın çıkan tepkilerinden ve şerrinden adeta korktunuz.
17 ve 25 Aralık
yolsuzluk ve rüşvet iddia ve soruşturmalarının patlak vermesi
üzerine, bu iddiaların muhatabı Tayyip Bey, bu soruşturmaları
itibarsızlaştırmak ve soruşturmayı yürüten kolluk ve savcıları
etkisizkılmak için, bir çok yönetmelik ve yasalarda seri
değişikliklere tevessül etmiş, soruşturmaları yürüten polis
şefleri ve polisleri sürgüne göndermiştir. Tayyip Bey, polisleri
cemaatçi ilan etmiş ve bu soruşturmaların cemaatçilerin
kendisine yönelik bir darbe girişimi olduğunu iddia etmiştir. Bu
nedenle, 17 ve 25 şubat yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına
sahip çıkmak zorlaşmış, ana muhalefet partisi olarak bu
soruşturmalara ve bu soruşturmayı yapanlara sahip çıkmak,
cemaatçi olmak ve yaklaşan 30 Mart yerel seçimlerinde
cemaatçilerin oylarına talip olmakla eş tutulmuş olmasına
rağmen, bu soruşturma süreci iyi idare edilememiş, soruşturmalara
ve sıruşturmacılara sahip çıkılırken, iddiya göre bu
soruşturmaların arkasında olan cemaatçilere karşı sessiz
kalınmış, cemaatçiler açıkça hedef alınarak suçlanmamış ve
bu tutum sebebiyle, cemaat ile gizli bir seçim koalisyonuna
gidildiği izlenimi ve algısı yaratılarak, Tayyip Bey'in ağzına
sakız verilmiş, partiniz, seçim meydanlarından Tayyip Bey'in
eleştiri salvolarına maruz bırakılmıştır.
Ayyuka çıkan
tüm rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ve ortalığa saçılan
yolsuzluk kasetlerine rağmen, Tayyip Bey ve partisi 30 Mart yerel
seçimlerinde de %43 oranında rey alarak seçimden galip çıkmasını
bilmiştir.
Tayyip Bey'in
30 Mart yerel seçim zaferi,CHP olarak, bu ülkede, tek başına, AKP
ve Tayyip Bey'in hata ve olumsuzlukları, yolsuzluk ve rüşvet
iddiaları üzerinden seçim kazanmanın asla mümkün olamayacağını,
Türk seçmeninin, çalsa da, çırpsa da, iyi, ya da kötü, çalışan
ve üreten kişi ve partilere oy vermeyi tercih ettiğini açıkça
göstermiştir.
Bu itibarla,
iktidarı eleştirmenin yanısıra, iktidara gelindiğinde
yapılacakların proje bazında somut ve inandırıcı olarak ortaya
konulması,sürekli yeni projeler üretilmesinin gerekliliği
anlaşılmıştır.Doğru olan da budur zaten.
Sayın
KILIÇDAROĞLU, tüm olumsuzluklara rağmen, Tayyip Bey ve partisinin
30 Mart yerel seçim zaferi, haklı olarak sizin gözünüzü
korkutmuş ve sizi ümitsizliğe ve kötümserliğe sevketmiş olmalı
ki, Tayyip Bey'in, ülkeyi karanlık bir tünele sokan, demokrasiyi
yok eden, başkanlık sistemine geçiş niyetinin ülkeyi daha da
karanlığa mahkum edeceğinin endişesi ve bu seçmen profili ile
Tayyip Bey'in Çankayaya çıkışının önünün kesilmesinin
zorluğunu gözeterek, siyasi bir risk üstlendiniz ve cumhurbaşkanı
seçiminde çatı aday formülüne razı olmak zorunda kaldınız.
Sizi anlıyoruz,
iyi niyetinizden en ufak bir kuşkumuz yoktur, tek arzunuzun, ülke
için tehlikeli gördüğünüz Tayyip Bey'in Cumhurbaşkanı
seçilmesini engellemek olduğuna inanıyoruz.
Biz de itiraf
etmeliyiz ki; kendisine, partisine ve seçmen tabanına olan
güvensizliğin peşinen itirafı olarak değerlendirilebilirse de,
çatı aday formülünün, zorunlu olduğuna ilişkin inancınızda
ve bu yolu tercihinizde, pek de haksız sayılmazsınız.
Ancak, bu
formül ilk önce partiniz kadrolarında ve partinizin seçmen
kitlesinin bir kesiminde karşılık bulmadı, partiniz içindeki
muhalif kanadın boykot çağrıları, Tayyip Bey'in Başbakan
sıfatıyla katıldığı seçimlerde kullandığı sınırsız
devlet imkanları,havuz medyasının desteği, sizin de çok iyi
performans sergileyememiş olmanız, ve müttefikiniz MHP'nin oy
tabanın da verdiği fireler ve boykotçularla tatilcilerden kaynaklı
katılım oranının düşüklüğü nedenleriyle, Tayyip Bey ipi
göğüsleyerek Cumhurbaşkanı seçildi.
Sayın
KILIÇDAROĞLU, Cumhurbaşkanlığı seçiminde siz ve başında
bulunduğunuz CHP, hiçbir mazeret kabul etmeyecek şekilde mağlup
olmuştur ve bu mağlubiyetin sorumlusu da, CHP Genel Başkanı
olarak sizsiniz. Önceki seçim mağlubiyetlerini de bu son
mağlubiyetin üzerine eklediğimizde, lideri olduğunuz CHP'nin,
sizin yönetiminizde ve sizin oluşturduğunuz kadrolarla başarısısz
olduğu ve ileriye dönük olarak da, seçim kazanma ve iktidar olma
umudunu bizlere veremediği anlaşılmıştır.
Sayın
KILIÇDAROĞLU, yapılan her seçimden sonra, Türkiye haritası
üzerinden gösterilen oy dağılımı grafiğine baktığımızda,
bir CHP'li olarak içimiz burkulmakta ve bu koşullarda CHP'nin asla
seçim kazanamayacağı ve iktidar olamayacağı gerçeği yüzümüze
vurulmaktadır. Siz bu grafiği görüp, partinizin sahil kesimlerine
sıkışıp kaldığını ve ülke çapında bir kitle partisi
olamadığını görmüyor musunuz, görüyorsanız, bu grafiğin
oluşmasının nedenlerini araştırarak, bu grafiği partimiz lehine
nasıl değiştirebiliriz, partimizi ülke genelinden oy alan bir
kitle partisi haline nasıl getirebiriz sorularına cevap olacak
çareleri niçin üretemiyorsunuz?
APO'nun perde
arkasında bulunduğu, DEMİRTAŞIN yasal lideri olduğu HDP dahi,
son Cumhurbaşkanlığı seçiminde sergilediği tavır, strateji ve
söylemleri sayesinde, yerel Kürt partisi olma kabuğunu kırmış
ve ülkenin diğer kesimlerindeki, hem de Kürt olmayan seçmenlerin,
belki de bir kısım CHP'lilerin oylarını alma başarısını
göstererek, ülke genelinden oy alan bir kitle partisi olma yolunda
ilerlemeyi başarabilmiştir.
Tayyip Bey;
hırslı, kendisini sadece seçim kazanmaya odaklamış ve seçim
kazanmak için inandığı dinin ilkelerini dahi çiğneyecek kadar
ve etik dışı, bölücü, ayrıştırıcı,kışkırtıcı her
türlü yolu mübah gören bir kişiliğe sahip olmasına rağmen,
bunları ve dürüst bir politika yaparak zorlanacağınızı bilerek
ve isteyerek, ATATÜRK'ün kurduğu ve altı okunda yer alan ilkelere
sahip CHP'nin genel başkanlığına talip olduğunuza ve bu makama
getirildiğinize göre, politikanın, zorlukları aşmak sanatı
olduğunu bilmesi gereken bir politikacı olarak, bu zorlukları ve
engelleri aşmak, sizin asli göreviniz olup, siz bu zorlukları
aşamak için yeterli politika ve projeler üretemeyerek, büyük
umutlarla geldiğiniz CHP Genel Başkanlığı görevinde, maalesef
başarılı olamadınız.
Sayın
KILIÇDAROĞLU, size çok güvendik, sizin adınıza, ismimiz gibi
emin olduğumuz bir gerçek vardır. Göreve başladığınızdan bu
yana yaptığınız konuşmalarınızdan, politik duruşunuzdan ve
tavırlarınızdan, bu KILIÇDAROĞLU, şayet günün birinde
başarısız olursa, bir dakika dahi, o koltukta oturmaz ve istifa
eder ve hiç değilse, alışık olmadığımız bu medeni ve
demokrat tavrını, Türk politika hayatına bir ilk ve teamül
olarak armağan eder diye düşünüyorum.
Sayın
KILIÇDAROĞLU; başarısısz olduğunuza göre, lütfen beni mahcup
etmeyiniz. 13/Ağustos/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat