Tayyip Bey;
karizmatik olabilir,ancak, kendisi defalarca Anayasa Mahkemesi
tarafından kapatılan anti laik dinci bir partinin sıradan bir
mensubu iken, 1991 yılında girip kazandığı milletvekili
seçiminde tercihli oyların gadrine uğrayarak, milletvekilliği
hevesinin kursağında kalmasından kaynaklanan kırılma noktasından
sonra, yanılmıyorsak 1994 yılında girdiği ve diğer popüler
partilerin güçlü adaylar çıkarması nedeniyle bölünen oylardan
yaranarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkaını seçilmiş ve
müteakiben, iktidardaki Ecevit'in başkanlığındaki koalisyon
hükumetinin başarısızlığı nedeniyle, eski partisinden
ayrılarak kurduğu yeni partisi AKP ile seçim kazanarak Başbakan
olmuş ve 12 yıl ülkeyi Başbakan olarak yönettikten sonra, 10
Ağustos günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak,
Türkiye Cumhuriyetinin 12.Cumhurbaşkanlığı koltuğuna
oturmuştur.
Kendisini
sevelim veya sevmeyelim, Tayyip Bey'in, belediye başkanlığından
kesintisiz olarak, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kadar sıçraması,
Türkiye Cumhuriyetinde bir daha kırılması imkansız bir rekordur.
Tayyip Bey,
Allahın kendisine ihsan ettiği, her kuluna nasip olmayan bu lütfuna
şükretmelidir.
Tayyip Bey'in,
televizyonlardan izlediğimiz kendisinden sonraki AKP'yi dizayn etme
uğraşlarına baktığımızda, Cumhurbaşkanlığına seçilmesini
yeterli bulmadığını, Cumhurbaşkanlığı ile birlikte AKP'yi de
perde arkasından yönetmeye devam etme ve fiili bir şark tipi
başkanlık sistemini uygulamaya koyma arzu ve isteğini, çok net
bir şekilde görüyoruz.
Tayyip Bey;
seçimden sonra yaptığı balkon konuşmasında, yeni bir dönem
açalım, ben de 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağım demesine
rağmen, henüz Cumhurbaşkanlığı görevine başlamadan ve balkon
konuşmasının mürekkebi kurumadan, yine eski kibirli,
muhataplarını küçük gören alaycı konuşmalarını sürdürmeye
devam ediyor ve can çıkmadan huy çıkmaz lafının ne kadar doğru
bir laf olduğunu ispatlıyor.
Tayyip Bey;
Cumhurbaşkanlığı görevine başlama boşluğundan yararlanarak,
esasen, cumhurbaşkanı seçilmekle birlikte AKP ile bağını
kesmesi gerekirken, elini çabuk tutarak, adını daha önce kendi
kafasında belirlemiş oldduğu halde, kendi halefi olacak olan yeni
AKP Genel Başkanı ve Başbakan adayını, sözüm ona istişareler
ile belirleme nafile girişimleri ile kamuoyunu oyalamakta ve
devletin tüm kadroları, işlerini ve güçlerini bırakmış, yeni
AKP Genel Başkanı ve Başbakan'ın kim olacağı beklentisi içine
girmiş bulunmaktadır.
Tayyip Bey,
Başbakan olarak çok geniş yetkilere sahip olmasına, meclisdeki
AKP çoğunluk grubunu kullanarak istediği yasayı, sanki
yönetmelik çıkarıyormuş gibi, kolayca çıkararak, ülkeyi,
kendisinin diktatör olmakla suçlanacak şekilde, istediği gibi
keyfince idare ederken, hiçbir zorlama olmadan, kendi özgür
iradesiyle Başbakanlığı bırakarak, ülkenin bir numaralı
koltuğu olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna seçildiği halde, bunu
yeterli bulmayarak, niçin Başkanlık sisteminde ısrarcı oluyor?
Buradan Tayyip
Bey'e soruyoruz; cumhurbaşkanının yetkisini az buluyor idiysen,
yetkilerinizin genişliği nedeniyle, bazı kesimlerin sizi diktatör
olmakla suçladığı Başbakanlık koltuğu size battı mı, madem
ki, ben oturamam, yetki, icra görevi, koşturma, terleme ve hareket
isterim diyorsun, o zaman niçin Cumhurbaşkanı olmak istedin be
kardeşim?
Başbakanlık
koltuğu size battı mı?
Biz, kendisine
çalışacak ve evine bir lokma ekmek götürecek asgari ücretli
bir iş bulmak için uğraş veren milyonlarca işsize baktığımızda,
Allah Tayyip Bey'in gözünü doyursun diyoruz.
Ben, seçildiğim
Cumhurbaşkanlığının görev ve yetkilerini az buluyorum, ülkeyi
Başkan olarak tek başıma ben yönetmek istiyorum demeye ve onca
sorunu olan ülkemizin gündemini boş yere kilitlemeye ve devlet
işlerinin durmasına neden olmaya hakkınız yok, biraz
şükretmesini, ben nereden nereye geldim diye bir düşünerek,
haddinizi biliniz Tayyip Bey.
Sizden büyük
Allah var Tayyip Bey!15/Ağustos/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder