Her geçen
gün battıkça batıyorsunuz ve beraberinizde ülkemizi
de bataklığa sürüklüyorsunuz.
Her gün
bir yerlerden açık veriyorsunuz. Hiçbir işiniz düzgün
gitmiyor.
Somada ölen
301 madencinin acısı unutulmadan, on işçimiz asansör
boşluğunda hayatlarını kaybetti, arkasından Ermenek maden
ocağındaki facia.
Trafik canavarı
aldı başını gidiyor. Ispartada, önce Süleyman DEMİREL
Üniversitesi örencilerinin, daha sonra da bugün
(31/10/2014) onlarca mevsimlik işçinin trafik canavarına
kurban edilişleri.
Yönetiminizdeki
ülkemizde, işçi ve trafik güvenliği dibe vurmuş
durumda. Trafik güvenliğini, radarla hız kontrolü yaparak
sürücüleri tuzağa düşürüp ceza
yazmaktan ibaret sanıyorsunuz. Araçların teknik olarak
zamanında bakımlarını yaptırıp yaptırmadıklarını, yola
elverişlilik durumlarını kontrol etmek aklınıza gelmiyor.
Can güvenliği
desen yok. Her gün bir yerlerde kocası veya ayrıldığı eski
kocası veya sevgilisi tarafından alenen sokak ortalarında
öldürülen kadınlarımızı izleyerek üzülmekten
bıktık artık.
Çözüm
süreci sayesinde iki yıldan bu yana Güneydoğudan ölüm
haberleri gelmiyor analar artık ağlamıyor diyorsunuz ama, Ekim ayı
içinde Güneydoğuda meydana gelen PKK terörü
nedeniyle kırk civarında vatandaşımızın ölümü,
Bingölde bir emniyet müdür yardımcısı ile bir
komiser, Hakkari Yüksekovada üç asker ve
Diyarbakırda bir astsubayımızın PKK terörüne şehit
verilmelerine ne diyeceksiniz?
Daha önceki
yıllarda PKK terörüne kurban verdiğimiz binlerce
şehidimizin annelerinin göz yaşlarının dindiğini mi
zannediyorsunuz? O anneler hala gözyaşı döküyorlar,
ölünceye kadar da göz yaşlarını dökmeye devam
edecekler.
Ne olduğunu
kendinizin dahi tam olarak bilmediği çözüm sürecine
zarar gelmesin gerekçesiyle, Güneydoğuda PKK terör
örgütü militanları tarafından polis ve askerimizin
şehit edildiği her cinayetten sonra, bu eylemlerin, çözüm
sürecini sabote etmek isteyen provokatörler tarafından
işlendiğini savunarak milletimizi kandırıyorsunuz, bari kendinizi
kandırmayın.
PKK ve
yandaşlarının, çözüm sürecinden neyi
anladıklarını sağır sultan dahi biliyor ama siz anlamak ve
bilmek istemiyorsunuz. PKK ve yandaşları, bu cinayetleri,
amaçladıkları sonuca bir an evvel ulaşmak, amaçlarını
gerçekleştirmek için size hız vermek, sizin sabrınızı
ölçmek ve daha fazla taviz elde etmek için bir
strateji gereği işliyorlar, yanmakta olan ateşe bilinçli
olarak benzin döküyorlar, bunu böyle biliniz.
Çözüm
süreci diyerek PKK ile müzakere başlattınız, Ahmet
Bey'in dediği gibi, dönüşü olmayan bir yola girdiniz
ve bu yolda dönülmesi mümkün olmayan bir yere
geldiniz ama, pişmiş aşa su katarak müzakerecileri ve
ÖCALAN'a gidecek olan heyeti biz tayin ederiz diyorsunuz ve
komik duruma düşüyorsunuz. Müzakereyi kabul
ettiğinize ve masaya oturduğunuza göre, oyunu kurallarına
göre oynamak zorundasınız. Karşı tarafın inisiyatif
kullanmak istemesi ağırınıza gidiyorsa, bunu baştan düşünecek
ve boyunuzu aşan bu işe hiç girişmeyecektiniz.
Bin odalı
görkemli Cumhurbaşkanlığı sarayı yaptırıp içine
kurulmakla, büyük devlet adamlığı, büyük ve
saygın bir devlet olunmuyor.
Hele, hele PKK
ile PYD aynı şeydir, ikisi de terör örgütüdür
dedikten hemen sonra, ABD'nin baskısıyla fikir değiştirerek, PYD'
nin imdadına yetişmeleri için Peşmergelerin ve Özgür
Suriye Ordusu militanlarının ülkemiz üzerinden
silahlarıyla birlikte Suriye topaklarına girmelerine ve Kobani' ye
gitmelerine izin vererek, Kürdistan Devletinin Kuzey Irak
ayağından sonra, Suriye ayağının kurulmasına katkı yapmakla
da, saygın devlet adamlığı olunmuyor.
Allah,
ülkemizin ve milletimizin yardımcısı olsun, ülkemizi ve
milletimizi tez elden bu AKP iktidarından kurtarsın demekten öteye
elimizden bir şey gelmiyor. 31/Ekim/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu
Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder