Sansür
deyince, hemen aklımıza basın, basın özgürlüğü,düşünce
ve düşüncenin açıklanması özgürlükleri
gelir.
AKP'nin
ülkemizde tesis edip uyguladığı çakma ileri
demokrasiler hariç, batılı anlamda gerçek ileri
demokrasilerde sansürün yeri yoktur.
Sansür'ü,
bir şeyi tamamen yasaklamamakla birlikte, yasaklama sınırına çok
yaklaşacak derecede, sıkı denetleme, kısıtlama ve engelleme
olarak tanımlayabiliriz.
Anayasamızın
basın özgürlüğünü düzenleyen 28.
maddesinde; basın hürdür, sansür edilemez, hükmü
yer almaktadır.
Her özgürlük
gibi, basın ve düşüncenin açıklanması
özgürlüklerinin de bir sınırı olup, başkalarının
hak ve özgürlüklerine ilişmemeleri amacıyla, basın
ve düşüncenin açıklanması özgürlüklerine
de, özüne dokunmamak kaydıyla, bazı yasal ve makul
sınırlandırmalar getirilebilir.
Özgürlüklere
getirilen bu yasal ve demokratik zorunlu sınırlamalarla, sansür
farklı kavramlardır. Bu itibarla, sansür uygulamalarını,
basın ve düşüncenin açıklanması özgürlüklerine,
Anayasal çerçevede getirilen sınırlamalarla
karıştırmamak gerekir.
Sansür;
işte, bu Anayasaya dayalı zorunlu yasal sınırlamaları da delerek
ve genişleterek, bu özgürlüklerin, özüne
dokunacak derecede aşırı olarak kısıtlanması ve
engellenmesidir.
Buradan
çıkarılması gereken sonuç şudur; demokrasilerde,
özgürlüklerin, anayasaya dayalı ve zorunlu bazı
yasal sınırlamalara tabi tutulmaları doğaldır ve meşrudur,
ancak, sansür olamaz ve meşru değildir.
Bu nedenle,
faşizanlaşmaya ve otoriterleşmeye başlayan siyasal iktidarlar, en
büyük korkuları olan kendi muhaliflerinin sesini kısmak
ve kendilerine yönelik demokratik eleştirileri engellemek ve
otoriter yönetimlerine mutlak itaati sağlamak için, oto
sansür'ü devreye sokarlar.
Nedir oto
sansür?
Oto sansür;
herhangi bir yasa kuralının, yetkili bir kurum veya makamın
açıktan ve doğrudan bir baskısı ve engellemesi olmadan,
kişi ve kurumların kendi kendilerini sıkı bir denetime tabi
tutmaları, kısıtlama ve engellemeleridir.
Oto sansür'ün,
çeşitleri de vardır.
Oto sansür'ün
bir türü vardır ki, bu tür oto sansür, faydalı
ve gereklidir. Gerçekten, kişi ve kurumların, açık
ya da dolaylı, hiçbir baskıya ve tehdide uğramadan, bir
çıkar ilişkisine girmeden, demokratik ve meşru anayasal ve
yasal sınırlamalara, ahlak ve din kurallarına ve içinde
yaşadıkları toplumun bazı özel hassasiyetlerine saygı
göstererek, kendi hür iradeleriyle ve özgürce
kendilerini sıkı bir denetime tabi tutarak,kısıtlama ve
engellemeleri halinde, gerekli ve faydalı bir oto sansürün
varlığından bahsedebiliriz. Böyle bir oto sansürü
savunmayan olamaz.
Ancak,
demokratik bir ülkede, yukarıda açıkladığımız
zorunlu ve faydalı olan oto sansürün dışında kalan ve
kendi arasında iki dala ayrılan, aşağıda belirteceğimiz ikinci
tür oto sansürü asla savunup destekleyemeyiz. Zira,
demokratik toplumlarda, bu ikinci tür oto sansürün
başlaması, demokrasinin sonlanmaya başladığının göstergesidir.
Oto sansürün,
basın ve düşüncenin açıklanması özgürlüklerini
yok eden, demokrasinin ruhuna fatiha okutan ve bu nedenle, demokrasi
ve özgürlükler için çok tehlikeli olan
bu ikinci türünde, oto sansür uygulayan kişi ve
kurumların özgür iradeleri, artık devre dışıdır. Kişi
ve kurumlar; anayasal ve yasal, ahlaksal, dinsel ve toplumun saygı
gösterilmesi gereken bazı hassasiyetlerinden kaynaklanan
zorunlu bir engel olmadığı halde, otoriterleşen siyasal
iktidarların hoşuna gitmeyen, onlara muhalif olan her konuda,
düşünce üretme ve ürettikleri bu düşüncelerini
çeşitli yollardan açıklama konusunda kendilerini
özgür hissetmedikleri ve başlarının belaya gireceğinden
korktukları için, kendilerine oto sansür uygulayarak,
kendilerini hür iradelerine dayalı olmaksızın kısıtlama ve
engelleme durumunda kalmaktadırlar.
Bu ikinci tür
oto sansürü, uygulanan yönteme göre, iki dala
ayırabiliriz.
Birincisinde,
kişi ve kurumların; siyasal iktidarla olan her türlü
maddi menfaat, rant, ilan, reklam ve imar ve vergi kolaylıkları
gibi, karşılıklı çıkara dayalı, siyasal iktidara
yakınlık ve yandaşlık ilişkileri etkin olmakta ve siyasal
iktidara, özgür iradeleriyle karşı koyabilme
kabiliyetlerini yitirerek, siyasal iktidara destek vermek ve
kendilerine oto sansür uygulamak zorunda kalmaktadırlar. Bir
örnekle açıklamak gerekirse, havuz medyası ile
devletten ihale alan ve/veya almayan bazı iş adamlarımız.
İkinci tür
oto sansürün diğer dalında ise; güvenlik ve yargı
paketleri adı altında, kişilerin özgürlükleriyle
yakından ilişkili olan ceza ve ceza muhakemesi ve benzeri temel
yasalarda yapılan ve yapılacak olan yasal değişikliklerle;
tutuklanmanın, aranmanın, telefonlarının dinlenmesinin, teknik
takip yoluyla izlenmesinin, mal varlıklarına el konulmasının
kolaylaştırılması, mali denetime tabi tutulma tehdidi gibi
yöntemlerle, kişi ve kurumların korkutularak baskı altına
alınması, yıldırılması ve susturulması etkin olmaktadır.
Örnek mi istiyorsunuz? İşte size çok canlı ve çarpıcı
bir örnek; AKP'nin iktidar olduğu ülkemizin bugünkü
hali.18/Ekim/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir
Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder