Bugün,
29/Ekim/2014 günlerden çarşamba. Cumhuriyet kurulalı 91
yıl olmuş, aradan geçen bunca yıla baktığımızda,
Cumhuriyetimizin daha bir güçlendiğini ve kök
saldığını düşünmemiz lazım değil mi?
Ama nerede,
Cumhuriyetimiz, geçen her yılın sonunda daha da
güçleneceğine, ters orantılı olarak güçsüzleşiyor
ve yozlaşıyor, ne kadar acı değil mi? Acı ama, maalesef gerçek
bu.
Türkiye
Cumhuriyetinin yerinde yeller esiyor. “Türkiye Cumhuriyeti”
ibaresi, devletin resmi kuruluşlarına ait tabelalardan kaldırılmış
ve örneğin “Türkiye Cumhuriyeti Adana Valiliği”
ibaresi, yerini “Valilik” ibaresine bırakmış olup, Türkiye
Cumhuriyetinin Valilik makamı, kömürlük,odunluk der
gibi, Valilik haline getirilmiştir.
Türkiye
Cumhuriyeti, çözüm süreci adı altında
bölünmenin eşiğine getirilmiş,Türkiye
Cumhuriyetinin insanları, din, mezhep ve etnik kökenlerine göre
kamplara bölünmüş ve ayrıştırılmış, Türkiye
Cumhuriyetinin şu anda Cumhurbaşkanı olan zat, kaçak ve
mahkemelik olan yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayına taşınarak, bu
sarayın açılış töreni ile Cumhuriyetin 91. yılının
kutlanması törenini aynı güne denk getirerek,
Cumhuriyetin 91.kuruluş yılı kutlamalarını, kaçak
sarayının açılış kutlamasına boğdurmak istemiştir.
Yeni sarayında Cumhuriyetin 91.kuruluş yıl dönümünü
kutlama amaçlı olarak düzenlediği resepsiyonun
davetiyesinde kendisini Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
olarak taktim edecek yerde, Türkiye Cumhurbaşkanı sıfatını
kendisine yakıştırabilmiştir.
İş başındaki
iktidar, gücü yetse ve elinden gelse, Cumhuriyet
kutlamalarını toptan yasaklayacaktır. 2011 yılında Van depremi
bahane edilerek bu da denenmiştir.
2011 yılının
29 Ekiminde, bu yasaklama nedeniyle kaleme aldığımız, “ŞİMDİ
GERÇEKTEN ÖLDÜM İŞTE!” başlıklı yazımızı,
2014 yılının 29.Ekiminde de aşağıda aynen yayınlamak
istiyoruz. Buyurun hep birlikte yeniden okuyalım.
“ŞİMDİ
GERÇEKTEN ÖLDÜM İŞTE!
Ben, Van ve
Erciş de yüzlerce kişinin enkaz altında kalarak öldükleri
depreme Erciş de yakalanarak enkaz altında yaşamını yitiren
onlarca öğretmenden biriyim.
Ben, Cumhuriyet
çocuğuyum, bu nedenle, Cumhuriyetin kazanımlarından
yararlanarak ve Cumhuriyetin ilkelerini benimseyerek okudum ve
öğretmen oldum.
Cumhuriyetin
kazanımlarını ve ilkelerini benimseyerek, bunların savunuculuğunu
yapacak ve Türkiye Cumhuriyetini daha da ileriye götürecek
olan genç nesiller yetiştirmek üzere, tüm
sıkıntılarına, yokluklarına ve zorluklarına katlanarak, Erciş
ilçesinde severek ve isteyerek öğretmenlik yapmaya
başladım.
Hayatın
cilvesi işte, her şey iyi ve yolunda giderken, tabii bir afet olan
depremin, Van ve Erciş'i vurması üzerine, yıkılan bir
binanın enkazı altında kalarak, hayata veda ettim.
Beni bu fani
dünyadan uzaklaştıran depremden üç beş gün
sonra, 29.Ekim.2011 de, Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıl dönümü
kutlanacaktı. Tek arzum; öğrencilerimle birlikte 29.Ekim
Cumhuriyet Bayramını kutlamak ve bu vesileyle, ülkemizde
Cumhuriyeti kuran Atamızı ve diğer büyüklerimizi anıp,
onlara şükranlarımızı sunmak ve öğrencilerime,
Cumhuriyetin ilkelerini ve pozitif kazanımlarını anlatarak,
onların Cumhuriyetin ilkelerine ve Türkiye Cumhuriyeti
Devletimize dört elle sarılmalarına katkı sağlayabilmekti.
İnanın,
depremde enkaz altında kalarak bedenen sizlerden ve aile
yakınlarımdan ayrılmış olmam, beni hiç üzmedi, tek
üzüntüm, 29.Ekim.2011 tarihinde Cumhuriyetimizin
88.kuruluş yıl dönümünü kutlama imkanından
mahrum kalmış olmamdı.
Aslında daha
yolun başındaydım ve bu vatana ve bölge halkına yapacağım
ve yapmak istediğim daha çok güzel şeyler vardı.
Ancak, benim için kısmet bu kadarmış.
Ülkemizde,
Cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda yetişmiş, insan hak ve
özgürlüklerini ve demokrasiyi benimsemiş ve özümsemiş
çok sayıda insan ve öğretmenin var olduğunu bildiğim
için, deprem yüzünden hayatımı kaybederek,
Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıl dönümünü
kutlayamamaktan kaynaklanan üzüntüme rağmen, teselli
buluyor ve gözüm arkada kalmıyordu.
Canlı bedenim
sizlerden ve ülkemden kopmuş olsa da, ruhum sizlerle ve ülkemle
birlikte tüm canlılığı ile yaşamaya devam edecek, Mustafa
Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarının yadigarı olan, insan hak ve
özgürlüklerine dayalı demokratik ve laik sosyal bir
hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin yaşatılması ve daha
da ileriye götürülmesi için yapılacak olan
icraatları uzaktan izleyerek, teselli bulacaktım.
Biliyordum ki;
benim yapamadıklarımı, arkamda bıraktığım arkadaşlarım
yapacaklar, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 88.yıl dönümü,
tüm ülkede coşkuyla kutlanacak, Cumhuriyetimizi kurarak
bize emanet eden Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları,
minnetle anılacak, bu coşkulu kutlamalarla, demokratik ve laik
Türkiye Cumhuriyetinin her kesimden tüm iç ve dış
düşmanlarına korku salınacak ve hak ettikleri cevap
verilecekti.
Heyhat!
Bir de ne
duyayım; her fırsatta insan hak ve özgürlüklerinden,
demokrasiden, Cumhuriyetten dem vuran ve daha özgür bir
yeni Anayasa yapma hazırlığında olan Türkiye Cumhuriyetinin
Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN, bir genelge yayınlamış ve tüm
yurtta, çelenk sunumu ve tebriklerin kabulü dışında,
Cumhuriyetimizin 88.kuruluş yıl dönümü olan bu
seneki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ve resmi geçit
törenlerini iptal etmiş.
Gerekçe
olarak da, benim de enkazı altında kalarak hayata veda ettiğim Van
depremini göstermiş. Asıl beni üzen husus da, Cumhuriyet
Bayramı kutlamalarının iptaline, benim de enkazı altında kalarak
bu hayattan göçmeme neden olan Van depreminin gerekçe
yapılarak, benim cansız bedenimin, bu gereksiz iptal kararına alet
edilmiş olmasıdır.
Oysa ki, benim
tek arzum ve vasiyetim, geride bıraktığım arkadaşlarım
tarafından, Cumhuriyetin 88. kuruluş yıl dönümü
olan 29.Ekim.2011 bugün, Cumhuriyet Bayramının coşkuyla
kutlanmasıydı. Şunu da ilave edeyim; Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarını iptal ettiniz ama, görüyorum ki, ölenle
ölünmüyor ve herkes, olduğu gibi günlük
yaşantısına aynen devam ediyor.
Kaldı ki,
ülkemiz, tabii afet olsun, PKK terörü olsun çok
sık aralıklarla onlarca toplu ölümlere maruz kalıyor, bu
koşullarda, Milli Bayramlarımızı iptal etmeye kalktığımızda,
hiçbir bayramı kutlama imkanı bulamayacağımız çok
açık. Önümüzde, bir de dini Kurban Bayramı
var. Kurban Bayramı için Sayın ERDOĞAN ne düşünüyor
bilemiyorum.
İşte, en
önemli Milli Bayramız olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının, hem de, benim de içlerinde bulunduğum Van
depreminde ölenler gerekçe gösterilerek iptal
edilmesiyle, şimdi ben gerçekten öldüm.
Sizlerin,
kutlanması yasaklanan, ancak hepinizin gönüllerinizde
yürekten kutladığınızdan emin bulunduğum 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramınızı kutluyorum.
Hoşça
kalın. 29.Ekim.2011”
2011 yılında,
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının yasalandığını duyunca,
“şimdi ben gerçekten öldüm” diyerek feryat eden
ve makalemizde, hayali ve sembol olarak kullandığımız ve
konuşturduğumuz, Van depreminde ölen cumhuriyet çocuğu
fedakar öğretmenimiz gibi, biz de tüm okurların ve Türk
Milletinin Cumhuriyet Bayramını yürekten kutluyor, ülkemizi
emperyalist düşman devletlerden kurtararak Türkiye
Cumhuriyetini kuran Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarını
saygıyla ve rahmetle anıyoruz.29/Ekim/2014
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu
Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder