Ahmet HAKAN'ın,
malum çevrelerin söylemleriyle psikolojik olarak yönlendirilmeleri
sonucunda, durumdan vazife çıkaran zorbalar tarafından, görev
dönüşü evinin önünde dövülerek, vücudunda kırıklar
oluşturacak şekilde yaralanması eylemiyle ilgili olarak, sıcağı
sıcağına yazamadık, zira, eylemin vukubulduğu tarihte, kızımızın
düğünü ve öncesindeki düğün hazırlıkları nedeniyle
meşguldük ve bilgisayarımızı açarak klavyenin başına
geçemedik, Ahmet HAKAN'ın şahsında, fikir ve basın özgürlüğüne
ve demokrasiye yönelik bu saldırıyı, gecikerek de olsa,
değerlendirme gereği duymuş bulunmaktayız.
Hürriyet
Gazetesi yazarı olan Ahmet HAKAN'ı, ilk kez, Kanal 7 de haber
sunucusu olduğu dönemde tanıdık.Aynı kanalda haber sunma dışında
bir program yapıp yapmadığını hatırlayamıyoruz, zira, Kanal 7
bizim ilgi alanımızda olan bir kanal değildir.
Ahmet HAKAN;
daha sonra bizim bilmediğimiz nedenlerle Kanal 7 den koparak, o
dönemde henüz tam anlamıyla havuz medyası haline gelmemiş
bulunan Sabah Gazetesinde köşe yazarlığına başlamış ve daha
sonraki yıllarda da, şimdi çalışmakta olduğu Hürriyet
Gazetesine girerek köşe yazarlığına devam etmiş ve aynı basın
grubuna dahil olan CNN Türk Televizyonunda da halen Tarafsız Bölge
tartışma programını hazırlayıp sunmaktadır.
Kendisiyle yüz
yüze tanışmışlığımız ve görüşmüşlüğümüz yoktur,
Sabah Gazetesinde yazmaya başladığı tarihten bu yana, köşesinde
yazdığı yazıları beğenerek okuyan okurlarından biriyiz, CNN
Türk de sunduğu Tarafsız Bölge tartışma programını da sürekli
izleriz.
Köşesinde
yazdıklarına ve sunduğu televizyon programındaki hal ve
tavırlarına,söylemlerine ve gerektiği zaman sunduğu program
içinde yapmak zorunda kaldığı yerinde ve zorunlu çıkışlarına,
tartışmacılara sorduğu sorulara, programına farklı görüşten
konuklar davet edişine baktığımızda, çok akıllı ve kıvrak
zekalı,olabildiğince tarafsız, her görüşe söz hakkı tanıyan,
imam hatip mezunu olmasına rağmen, İslam dinini içine
sindirebilmiş, dinin gerçek amacını ve işlevini anlayabilmiş,
İslam dininin kendisine öğretilen kurallarının, sadece kendi
özel ve uhrevi yaşantısına yön veren ve kendi şahsını
ilgilendiren kurallar olduğunu,her İslamın kendi bacağından
asılması gerektiğini bilen,İslami kuralların zorla başkalarına
dayatılamayacağının farkında, dindar olmakla, dinci olmanın
farkına vakıf, dini işine alet etmeyen, bu anlamda laik, güçlüden
ve iktidardan yana tavır sergileyerek beynini ve kalemini, kişisel
menfaati için satılığa çıkarmamış, doğru bildiği yolda
yazarak halkına ve okurlarına hizmet eden saygın bir gazeteci olan
Ahmet HAKAN'a yapılan bu hain saldırı, dini eğitim almasına
rağmen, yukarıda belirtmeye çalıştığımız pozitif özelliklere
sahip bir kişilik sergileyebilme başarısını yakalamış
olmasının etkisiyle, toplumun her kesiminden insanlarımızı,
özellikle de basın ve düşünce özgürlüğünü ve demokrasiyi
savunan biz ve bizim gibi düşünen insanları, ziyadesiyle
üzmüştür.
Sayın Ahmet
HAKAN'a buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Bu eylemin
maşaları derhal yakalanmıştır, ancak, bu zavallı maşaları,
bilerek ya da bilmeyerek, eylem ve söylemleriyle yönlendiren
kişiler ve çevreler belli olmasına rağmen, her kesim kendisine
göre bir yorum yaparak, gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadırlar.
Ahmet HAKAN'a
yapılan saldırıdan kısa süre önce, Ahmet HAKAN'ın köşe
yazarlığı yaptığı Hürriyet Gazetesine iki kez saldırı
gerçekleştiren ve gazete binasının cam ve çerçevelerini indiren
kişiler ve bu kişilerin başında bulunan milletvekili sıfatını
taşıyan kişinin gazete önünde yaptığı kışkırtıcı
söylemler, insanlarımızın hafızasında tazeliğini korumaktadır.
Aynı şekilde,
bizi yönetmekte olan en üst düzey yöneticilerin, düşünce ve
düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğüne yönelik olumsuz
tutum ve davranışları ile söylemleri de ortadadır.
Tüm bunlar üst
üste konulduğunda, Ahmet HAKAN'a yapılan saldırının, doğrudan
olmasa da, dolaylı yönlendirici faillerinin kim ya da kimler
olduklarını, aklı başındaki düşünebilen insanlarımız,
kolaylıkla anlayabilmektedir.
Kimse, bu
eylemin, AKP iktidarına yönelik bir kışkırtma olduğunu, bu
eylemi gerçekleştirenlerin amaçlarının, toplumda kaos yaratmak
ve AKP iktidarını zayıflatmak olduğunu beyan ederek savunma
yapmaya çalışmasın.
Bize göre öyle
olmamakla birlikte, farz edelim ki; Ahmet HAKAN'a yönelik bu saldırı
eylemi; AKP iktidarına karşı olan bazı muhalif çevrelerin,
toplumda kaos yaratmak ve seçim öncesinde AKP iktidarını zor
durumda bırakmak amacıyla gerçekleştirilen bir kışkırtma
eylemidir.
O zaman adama
sorarlar kardeşim, özgür ve demokratik bir ülkede, ülkeyi kötü
idare eden, ülkeyi kana bulayan bir siyasal iktidara yönelik olarak
yapılması gereken gerçek bir muhalefetin onda birini dahi
yapmaktan aciz bir basın kuruluşuna yönelik saldırı ve taciz
eyleminde, senin taraftarlarının ve bir milletvekilinin ne işi
var, bu eylemden sonra, eylemi gerçekleştiren zorbalara karşı en
ağır eleştiri ve müeyyideleri ortaya koyabildiniz mi, yoksa,
içinizden, elebaşıları AKP milletvekili olan bu zorbalara,
ellerinize sağlık mı dediniz?
Ne dersiniz
beyler?
Elebaşılığını
bir milletvekilinizin yaptığı, mensup ve taraftarlarınızın,
kamyonlarla gazete binasına dayanarak cam ve çerçeve kırdığı
şiddet eylemini mazur gören pasif bir tavır sergilerseniz,
eleştiri dozunuzu ve sesinizi yükseltmezseniz,size göre muhalif
olan gazete binalarıyla gazetecilere yönelik saldırılar için
durumdan vazife çıkarmak için fırsat kollayan yandaşlarınızın
iştahlarını kabartan, muhalif gazete ve gazetecilere yönelik
sorumsuz söylemlerde bulunursanız, bu tür saldırıların perde
arkasında sizlerin olduğunuz iddialarına da hazır olmanız
gerekir.
Bize göre, bir
imam hatipli olan Ahmet HAKAN; yukarıda belirtmeye çalıştığımız
özellikleri ve birilerine biat etmeyen sergilediği özgür beyan ve
tavırlarıyla, iş başındaki siyasal iktidarın dindar ve kindar
bir nesil yetiştirmek için, bir devrim yasası olan Öğretim
Birliği Yasasına aykırı olarak ihtiyaçtan çok fazla açmaya
devam ettiği imam hatip liselerinden yetişecek olan nesle kötü
örnek olduğu için durumdan vazife çıkaran, demokrasi ve
özgürlükler düşmanı, anti laik karanlık güçlerin saldırısına
uğramış olup, bu saldırının asıl mağduru da; en başta
düşünce ve düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü olmak
üzere, özgürlükler ve demokrasimizdir. 05/10/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi
Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder