Bir Başbakan
düşünün ki; ülkemizin çok önemli, adeta hayati iç ve dış
sorunları varken, tüm dikkatini,çalışmasını ve çabasını bu
sorunların çözümüne teksif edeceğine, 1.Kasım seçimlerini ve
seçim propaganda çalışmalarını öncelikli mesele olarak kabul
ediyor.
Sayın Başbakan
seçim kazansa, tek başına iktidar olsa ve hatta tek başına
Anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu elde etse ne olacak
ki?Bundan yararlanarak başkanlığını ilan edecek ve Saraya
yakışan yeni bir yönetim sistemi kuracak olan Tayyip Bey.
Ahmet Bey,
seçim beyannamesiyle seçmenlere birçok şey vaat etti. Bize göre,
bu vaatlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.Zira, seçim vaatleri
arasında bir madde var ki; buna göre, Ahmet Bey seçim kazanarak
iktidar olursa, bindiği dalı kesecek ve ülkenin parlamenter
sistemini değiştirerek, başkanlık sistemine geçiş konusunda
çaba sarf edecekmiş. O zaman, diğer ekonomik vaatlere ne gerek
var?Başkanlık sistemine geçilirse, kendisi başkan olamayacağına
göre,vaatlerini nasıl yerine getirebilecek?Başkan olacak olan
Tayyip Bey ise; haklı olarak diyecek ki; bu vaatleri ben yapmadım,
bu vaatler ile ben bağlı değilim,Ahmet Bey'in vaatleri beni
ilgilendirmez.
Haydi buyurun
cenaze namazına.
Seçim
kazanması halinde düşeceği bu açmazları düşüneceğine, Ahmet
Bey hala ortalıkta dolaşmakta ve Ankara katliamından sonra hükümet
sözcüsü ile halkımızdan ve muhalefet partilerimizden toplumu
germemelerini, dillerine ve üsluplarına dikkat etmelerini,gerginlik
yaratacak beyanlardan kaçınmalarını rica etmesine rağmen,
20/Ekim/2015 tarihinde Van ilimizde yaptığı seçim mitinginde, AKP
iktidardan indirilirse,buralarda terör çeteleri dolaşacak, beyaz
toroslar (doksanlı yılların faili meçhul cinayetlerini
işleyenleri temsil eden, onların kullandıkları reno marka beyaz
toros otomobiller kastedilmektedir) dolaşacak diyerek, bölge
halkına ve seçmenlere faili meçhul cinayetleri hatırlatarak korku
salıp, gererek tehdit etmektedir.Bu ne perhiz,ne lahana turşusudur?
Anlayabilen beri gelsin.
Ahmet Bey,
sorumlu bir Başbakan olarak, halkımızdan ve muhalefet
partilerimizden istediği suhuleti,aklı selimi ve yumuşak üslubu,
önce kendisi göstermek zorundadır.Keskin sirkenin kabına zarar
vereceğini ne zaman anlayacaklar bilemiyoruz.İşte ağızlarına ve
yüzlerine bulaştırdıkları, ülkemizi Ortadoğu batağına sokan
ve kan gölüne çeviren, gayri milli, din ve mezhep eksenli yanlış
ve tehlikeli Suriye politikasına göre, sözüm ona on beş gün
içinde Esat'ı düşürecekler ve Şam'a gidip Cuma Namazı
kılacaklardı.
Bugün
bakıyoruz, yıllar geçtiği halde Esat dimdik ayakta ve dış ülke
gezmesine çıkarak, desteğini almak ve kendisinin de içinde
bulunacağı geçiş süreci ve sonrasında da iktidarını sürdürme
görüşmeleri yapmak üzere Rusya'ya gitmiş ve Putin ile görüşüyor.
Tayyip Bey de, bugünkü (21/10/2015) Milli Güvenlik Kurulu
toplantısına girmeden önce, açığa düşmemek için, Putin ile
telefonla görüşmek zorunda kalıyor.
Vah bu ülkenin
ve insanlarının haline.
Bu nedenle
1.Kasım seçimleri, ülkemiz ve insanlarımız için olmak ya da
olmamak anlamına geliyor.Kendi düşen ağlamaz konumuna düşmemek
için, aklımızı başımıza toplayarak, AKP iktidarının
defterini demokratik yollardan dürmek zorundayız.
Sakın
unutmayınız değerli okurlar.21/10/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi
Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder