Sayın AKP
Genel Başkanı ERDOĞAN;söylediklerinizi kulaklarınız duyuyor mu
sizin?
Halkın,
canıyla ve geçim derdiyle uğraştığı,burnundan soluduğu bu
koronavirüs salgınına rağmen;her geçen gün, gerçek ve hukuk
dışı konuşmalarınızla iyice batıyorsunuz ve halkı
kutuplaştırıp ayrıştırıyorsunuz.
Sizin;
anayasa,yasa ve hukuk dışı, gerçek olmayan konuşmalarınızı
duydukça,bir hukukçu ve aydın olarak kafayı sıyırmak üzereyiz.
Yeter
artık.Halkı enayi yerine koymaktan vaz geçiniz lütfen.
Konuştuklarınızı
artık kulaklarınız duymalı,konuştukça battığınızın
farkında değilsiniz.
Siz,bu ülkenin
Cumhurbaşkanı olduğunuzu zannediyorsunuz ama,sürekli AKP Genel
Başkanı gibi davranıyor ve konuşuyorsunuz.
Cumhurbaşkanı
olduğunuzu,sizi haklı olarak eleştiren,size hak ettiğiniz ama suç
teşkil etmeyen,eleştirel cevapları verebilme ve yazabilme
cesaretini gösteren, ülkesini seven insanlar hakkında haksız suç
ihbarlarında bulunurken,hukuku ve savcıları sopa olarak
kullanırken hatırlıyorsunuz.Cumhurbaşkanlığı yüce
makamını,AKP Genel Başkanlığına alet ediyorsunuz.
Cumhurbaşkanı
olmanın ve yemininizin gereklerini yerine getirmediğiniz
halde,cumhurbaşkanlığını, size yönelik haklı eleştirilere
paratoner olarak kullanıyorsunuz.Bu davranışınız;hukuka,
mertliğe ve Kasımpaşalılığa asla sığmaz sanırım.
Sizin,hakarete
varan haksız suçlamalarınıza, haklı olarak cevap veren
muhaliflerinize, Cumhurbaşkanına hakaret ettikleri suçlamasında
bulunmaya hakkınız yoktur.
Cumhurbaşkanına
hakaret suçu;gerçekten umhurbaşkanı gibi, halkını tümüyle
kucaklayan,halkını kutuplaştırmayan,milletin birliğini temsil
eden,göreve başlarken namusu ve vicdanı üzerine yemin
eden,Cumhurbaşkanı olmanın ve yemininin tüm gereklerini yerine
getiren; sözde değil,özde Cumhurbaşkanı olan kişileri koruma
altına almak için yapılan bir düzenlemedir.
Siz ne
yapıyorsunuz?
AKP Genel
Başkanı gibi,sürekli siyaset yapıyor,muhalefete ve muhalefet
belediye başkanlarına hakaretler yağdırıyor,onları haksız
olarak paralel devlet yapısı oluşturmakla,PKK ve FETÖ gibi
davranmakla ve eş değer olmakla suçluyorsunuz,bu suçlamalarınızın
doğru olmadığını,vaktiyle Kürt açılımları ve FETÖ
beraberliğinizle, gerçek PKK ve FETÖ yandaşlığı yaptığınızı
unutmuş gözükerek,muhalefeti suçlamakta haksız olduğunuzu,
aslında siz de çok iyi biliyorsunuz ama,yapacak ve bu millete
verecek birşeyiniz kalmadığı için,milletin gözünün içine
baka baka, haksız ithamlarla çırpınıyorsunuz ve size doğrular
söylenince,haksız suçlamalarınıza cevaplar verilip
eleştirilince,Cumhurbaşkanı olduğunuzu hatırlayarak, millete
cumhurbaşkanına hakaret suçlaması sopasını gösteriyorsunuz.
Sayın
ERDOĞAN;siz sandıktan Cumhurbaşkanı seçilerek çıkmış
olabilirsiniz,bu hiç önemli değil, önemli olan Cumhurbaşkanlığı
koltuğunu hak edebilmek,Cumhurbaşkanı gibi davranabilmektir.
Aslında,AKP
Genel Başkanı olarak dahi söylememeniz gereken, gerçek ve hukuk
dışı söylemlerinizi sürekli yineliyor ve bu ülkeye hizmet eden
CHP'li belediye başkanlarının halk yararına yaptıkları
hizmetleri içinize sindiremediğinizi açıkça gösteriyorsunuz.
Belediyelerin;anayasanın
126 ve 127.maddelerine göre, idarenin yapısını oluşturan merkezi
idare yanında, mahalli idareler olduğu gerçeğini,eski İstanbul
Belediye Başkanı olarak çok iyi bilmenize rağen,işinize gelmediğ
için, konuyu saptırıyorsunuz,belediye başkanlarının yetki ve
imtiyazları arasında, özel yasalarında açıkça belirtildiği
gibi, bağış toplama yetkileri vardır.Yardım Toplama Yasasında
düzenlenen yardım toplama ile Belediye Başkanlarına özel
yasaları ile tanınan bağış kabul etme eylemlerini birbirine
karıştırmayınız.
Belediyeler;
anayasaya göre, mahalli yönetim birimi olan kamu kuruluşlarıdır.
Belediyeleri, Kanarya Sevenler Derneği ile bir tutarak, yardım
toplamak için Valinin iznini gerekli göremezsiniz.
Sayın
ERDOĞAN;duyduk ki,yalanlamadınız da,23.Nisan günü Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 100 kuruluş yıldönümü nedeniyle Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yapılacak olan özel oturuma
katılmayacakmışsınız.Sanırım koronavirüs salgını nedeniyle.
Biz,bunu çok
yadırgadık ve hem kendi ve hem de sizin adınıza çok
üzüldük.ATATÜRK olmak kolay değil biliyoruz,ATATÜRK'ün kısa
hayatı, koronovirüslerden çok daha riskli ve tehlikeli,kelle
koltukta savaş meydanlarında, cephelerde geçti,hayatını hiçe
saydı,bu ülke için geceli ve gündüzlü, azgın emperyalist
devletlerin üstün güçleriyle sürekli savaştı,Türkiye Büyük
Millet Meclisini kurdu ve kurtuluş mücadelesini bu gazi meclis
eliyle yürüttü,savaş meydanlarından kaçmadı,hayatını bu
ülkeye adadı ve genç yaşta hayatını yitirdi.O da bilirdi canın
tadını,ama bilmedi,hayatını bu ülkenin kurtuluşuna ve
bağımsızlığına adadı.Cepheden cepheye koştu,ordularının
başında yer aldı.Meclisi, kendinden üstün gördü ve meclisten
hiç kaçmadı.
Siz,yeri
geldiğinde,bu ülkenin ikinci ATATÜRK'ü olduğunuzu ima eden
tavırlar alıyorsunuz.Politikaya kefeninizi giyerek atıldığınızı
söyleyerek, mangalda kül bırakmıyorsunuz,çok kolay askeri
harekat kararları vererek,insan evlatlarını gözünüzü kırpmadan
Suriye bataklığına gönderiyorsunuz ve ölen askerler için
de,görevlerini yaptılar,tabi ölüp şehit olacaklar,şehit olmak
şereftir, her kula nasip olmaz diyorsunuz ama,koronavirüs salgını
nedeniyle,en üst düzeyde korunma tedbirlerinize rağmen,meclisin
açılışının 100.Yıldönümü gibi çok özel ve önemli bir
günde Mecliste hazır bulunmak istemiyorsunuz.
Umarız;
yanılıyoruzdur,bize yanlış bilgiler verilmiştir.
Meclisteki
100.Yıl kutlama oturumunda hazır bulunmayacaksanız,politikaya
atılırken giydiğinizi söylediğiniz kefeninizi, daha fazla
üzerinizde tutmayınız.
Olmadı Sayın
ERDOĞAN,hem de hiç olmadı.
Sayın ERDOĞAN
size hak vermiyor da değiliz.
Belki de,ortada
100 kuruluş yıldönümü kutlanacak bir Türkiye Büyük Millet
Meclisi mi bıraktım,nerede o eski meclisler,meclisin içini
boşalttım, artık meclisin işlevi kalmadı, meclis de benim diye
düşünmüş olabilirsiniz.Böyle düşünüyorsanız, yerden göğe
kadar haklısınız.Zira,biz de aynı görüşteyiz.
21/04/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder