Bu ülkede
mecburi tutuklama yoktur.Tutuklama nedenleri olsa dahi,tutuklama
kararı verip vermemekte, hakim taktir yetkisine sahiptir.Yasal
nedenleri olsa dahi, isterse tutuklama kararı vermeyebilir.Yani,bu
tutuklama yetkisi, bağlı yetki değildir.Hakimi bağlayan bir yönü
yoktur.Hiçbir hakim,ne yapayım nedenleri vardı tutuklama kararı
vermek zorunda kaldım diyemez.
Tutuklamanın
yasal koşulları çok açıktır.
Tutuklama,
ileride hükmedilmesi muhtemel bir cezanın peşinen infazı
değil,bir tedbirdir ve asıl olan tutuksuz yargılanmaktır.
Bugün
tutuklama nedenleri olsa dahi,tutuklamadan beklenen amacı hasıl
edecek adli kontrol tedbirlerinden birine karar verilebilir.Bu imkana
rağmen; bugün, ülkemizde tutuklama bir sopa olarak kullanılmakta
ve özellikle siyasi ve düşünce suçlarında,nedenleri olmasa
dahi, birilerini memnun etmek ve sorumluluktan kaçmak
adına,acımasızca ve otomatikman gözü kapalı tutuklama kararları
verilebilmektedir.
Tutuklama,kişinin
hürriyetinden yoksun kılınmasıdır.
Kişinin
hürriyetinden yoksun kılınması, kural olarak suçtur.Ancak,bir
yasa hükmü gereği,yasada öngörülen koşulların varlığı
halinde verilen bir tutuklama kararı ile kişinin hürriyetinden
yoksun kılınması suç değildir.
Ancak,tutuklamanın
yasal koşulları eğilip bükülerek,yasanın öngördüğü
tutuklama nedenlerinin içini dolduran haklı gerekçeler olmadan,
görevini kötüye kullanarak tutuklama talep eden ve tutuklama
kararı veren hakimler,hürriyeti sınırlama suçunu işlemiş
olacaklardır.
Örneğin,bir
yazısından veya yaptığı bir haberden dolayı tutuklanan bir
gazetecinin; kaçacağına ilişkin somut olgular ve vakıalar
olmadığı halde,delilleri karartma ihtimaline binaen tutuklanması,
asla yasal değildir.
Zira,gazetecinin
yaptığı haber ve yazdığı yazı, gazetede yer almaktadır,şüpheli
yapılan gazeteci de, zaten yazdığı yazıyı veya yaptığı
haberi,inkar etmemekte ve açıkça yazdığını veya haber
yaptığını kabul etmektedir.
Artık
toplanacak delil yoktur.O yazı veya haber içeriği,sadece savcı ve
hakimler tarafından suç içerip içermedikleri konusunda
değerlendirmeye alınacaktır. Gazeteci şüphelinin veya sanığın
nüfus ve sabıka kayıtları henüz gelmemiş olsa dahi, bunlar
davanın esasına ve kanıtlanmasına yönelik deliller değildir.
Bazen,delil
olarak,resmi bir devlet kuruluşundan bazı bilgiler istenmiş ve
onlar bekleniyor olabilir. Örneğin; ek delil elde edilebileceği
düşüncesiyle, o gazetecinin veya başka bir şüphelinin
bilgisayarına ve cep telefonuna el konulmuş ve incelemeye alınmış
olabilir.Bu elektronik unsurların içinde suç unsuru olabilecek bir
veri bulunup bulunmadığını inceleyecek ve bunu bir rapora
bağlayacak olan emniyetin siber suçlar birimi,resmi bir merci olup,
şüphelinin tutuklanmaması veya tutuklu iken serbest bırakılması,bu
delilin karartılmasına asla neden olamaz.Zira,şüpheli ve
sanıkların,resmi kurumlara etki yaparak delil karartması mümkün
değildir.
Tatbikatta,sıkça
rastlanır,yukarıda açıkladığımız gibi,örneğin emniyetten
bilgisayar ve cep telefonlarına ilişkin inceleme raporu henüz
gelmemiştir,delillerin henüz tam olarak toplanmadığı gerekçe
yapılarak, tutukluluğa yapılan itirazın veya tahliye talebinin
reddine karar verilir.Bu karar açıkça yasaya aykırıdır ve
suçtur.Yasada delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması,salt
tutuklama nedeni olarak gösterilmemiştir.Tutuklama nedeni
olan;henüz toplanmayan delillerin, karartılması ihtimalidir.Resmi
kurumlardan beklenen inceleme raporu delilinin karartılması da,
imkanszıdır.
Fetö'nün
iktidar ile aynı yatağa yattıkları,emniyetin ve yargının
Fetö'nün eline verildiği dönemlerde, yargı ve emniyet
işbirliğiyle kurgulanan ve kumpas oldukları sonradan açığa
çıkan Ergenekon,Balyoz,Askeri Casusluk ve benzeri soruşturma ve
davalar sebebiyle, asker ve sivil yüzlerce kişi, haksız olarak
tutuklandılar ve yıllarca hüriyetlerinden mahrum bırakıldılar.
Bu soruşturma
ve davalarda şüpheli ve sanık yapılan ve haksız tutuklandıkları
anlaşılan ve herbiri sonradan beraat eden bu kumpas davalarının
şüpheli ve sanıklarının tutuklanmalarını talep eden ve bu
talepleri kabul ederek tutuklama kararları veren ve Fetö'cü
oldukları saptanan savcı ve hakimlerin;sadece yasa dışı Fetö
örgütüne üye olmaktan yargılanmaları yeterli değildir.Bunlar
ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 77.maddesinde
düzenlenen,zamanaşımı bulunmayan İnsanlık suçunu
işlemişlerdir.Bu suçtan da ayrıca yargılanmaları gerekir.
TCK.77.maddesinin birinci fıkrası der
ki;(1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini
saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda
sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:
a) Kasten öldürme.b) Kasten yaralama.
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme.
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.
e) Bilimsel deneylere tabi kılma.
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı.
g) Zorla hamile bırakma.
h) Zorla fuhşa sevketme.
(2)Birinci fıkranın (a) bendindeki fiilin işlenmesi halinde, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; diğer bentlerde tanımlanan fiillerin işlenmesi halinde ise, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
Fetö ve mensupları tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinin Atatürkçü ve laik kesimi,siyasal ve dini saiklerle, bir plan doğrultusunda ve sistemli olarak hedef alınmış,haklarında kumpas suçlamalar oluşturularak, yüzlerce asker ve sivil tutuklanmak suretiyle,bilerek ve isteyerek hürriyetlerinden yoksun kılınmışlardır.
Fetö Örgütünün üyesi olan ve bu tuklamaları yaparak,yüzlerce kişiyi hürriyetlerinden yoksun kılan savcı ve hakimler, aynı zamanda TCK.nun 77.maddesinde düzenlenen insanlığa karşı suçun da açık failleridir.
Yok öyle yağma,herkes işlediği suçların cezasını mutlaka çekmelidir.
Önüne gelen düşün insanlarını ve gazetecileri yasalara aykırı olarak kolayca tutuklatan ve tutuklayan savcı ve hakimlerimizin, tarihten dersler çıkaracaklarını umarak,haksız ve yasa dışı tutuklama kararlarıyla insanlığa karşı suç işlemiş olan Fetöcü savcı ve hakimler hakkında, TCK.nun 77.maddesi uyarınca, soruşturma açmaya davet ediyoruz Cumhuriyetin savcılarını.
Yok eğer insanlık suçu olmaz diyorsanız,TCK.nun 109.maddesine göre,kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan soruşturma açabilirsiniz,hem de mağdur ettikleri tutuklu sayısınca.
Haydin buyurun bakalım,kolay gelsin.26/04/2020
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder