Yazımızın
başlığı dikkatinizi çekmiş olmalıdır.
İçişleri
Bakanı, 12/04/2020 pazar gecesi, istifa etmiş değildir bize göre.
Sadece, istifa
girişiminde bulunmuştur.
İstifa,tek
taraflı bir irade bidirimi ve karar olup,kabule bağlı
değildir.Mecburi hizmet gibi yasal bir zorunluluk yoksa, istifa
kararı ve iradesi reddedilemez.
İçişleri
Bakanı; 10/04/2020 tarihinde gece saat 24.00 den itibaren başlayacak
olan bazı illeri kapsayan iki günlük sokağa çıkma
yasağının,Cumhurbaşkanının talimatıyla alındığını beyan
etmiş,halkın kendilerine yasağın iki saat önce bildirilmesi
nedeniyle paniğe kapılarak alışveriş amacıyla sokak ve
caddeleri,marketleri doldurarak salgın tehlikesini körüklemeleri
nedeniyle, sokağa çıkma yasağı kararını kendisinin
verdiğini,tüm sorumluluğun kendisine ait olduğunu,hatasını ve
eleştirileri,hatta hakaretleri kabul ettiğini açıklayarak,çark
etmiştir.
Şu bir
gerçektir ki;ülkemizde hiçbir bakan,Cumhurbaşkanının
bilgisi,onayı ve son kararı olmadıkça, tek başına sokağa çıkma
yasağı kararı alarak açıklayamaz.Bu nedenle,sokağa çıkma
yasağı kararını verenin İçişleri Bakanı olmadığı kesindir.
Bu itibarla,bu
kararda bir hata ve yanlışlık varsa,bu karar salgını
tetikleyecekse, bunun sorumluluğu Cumhurbaşkanına aittir.
Bakanlar, bu
sistemde seçimle iş başına gelmediklerine,Cumhurbaşkanının
sekreteri olduklarına göre,mümkün değil ama,bu kararı İçişleri
Bakanı tek başına almış olsa dahi,bu karardan Cumhurbaşkanı da
doğrudan sorumludur.
İçişleri
Bakanı, gözlemlediğimiz kadarıyla,partililer ve bakanlar içinde
ERDOĞAN'a en sadık devşirme bir AKP'lidir. ERDOĞAN'a koşulsuz
biat etmekte ve yasal olup olmadığına,suç teşkil edip etmediğine
bakmadan, onun emir ve talimatklarını tartışmasız yerine
getirmekte ve ona sadakatini ortaya koymaktadır.Bu
nedenle,ERDOĞAN'ın en has adamıdır.
Hani,büyük
çiftlikler vardır,çiftlik sahibinin de çok güvendiği çiftlik
kahyası vardır ya.ERDĞAN ile İçişleri Bakanı arasındaki bağ
ve yakınlık, aynen öyledir.
İçişleri
Bakanını, parti içinde tutan azımsanamayacak sayıda taraftarı
da vardır ve iktidar ortağı MHP nezdinde de büyük bir itibarı
mevcuttur.
Nitekim,pazar
akşamı İçişleri Bakanı istifa girişiminde bulunduğunda,partili
büyük bir kitle, İçişleri Bakanının yanında yer alarak,
bakana olan sevgi ve bağlılıklarını açıklayanrak,görevde
kalması ve istifa etmemesi için gösteri yapmışlardır.
İçişleri
Bakanı,ERDOĞAN ve parti nezdindeki,kendisine yönelik bu beğeniyi
ve gücünü bildiği için,belki ERDOĞAN ile görüşerek veya
görüşmeden bir güç gösterisinde bulunarak,istifa girişiminde
bulunmuştur.
İçişleri
Bakanı istifa girişiminin,ERDOĞAN tarafından kabul
edilmeyeceğini çok iyi bilmektedir.Bakan,İstifa girişiminde
samimi değildir.Zira,ülkemizde hata yapan bir bürokrat veya
bakanın istifa etmesi gibi, bir demokratik gelenek ve alışkanlık
mevcut değildir.
Ki;bakanın
samimi olmayan bu istifa girişimi, saray tarafından kabul edilmemiş
ve konserin sonlarına doğru sahneyi terk edip kulise giderek, bu
esnada seyircilerin alkışları ve bir daha,bir daha naraları
üzerine tekrar sahneye dönüp konserine devam eden şarkıcı
misali, istifa girişiminden hemen vazgeçmiştir.
Bu istifa
girişimi,hem gündemi değiştirmiş ve açıklanmasındaki
zamanlaması itibariyle eleştirilen iki günlük sokağa çıkma
yasağı tartışmalarına son vermiş,hem de İçişleri Bakanının
parti içindeki gücünü test etmesine ve güven tazelemesine yardım
etmiştir.
ERDOĞAN;kendisine
yararlı ve çok sadık olan İçişleri Bakanını gözden
çıkaramamıştır. Ancak,istifa girişiminde bulunan bakan lehine,
partililerce yapılan gösterilerden de kaygı duymuş
olmalıdır.Zira, ileride şu veya bu sebeple İçişleri Bakanını
göndermek istediğinde, bu gönderme kararının parti içinde
çalkantıya neden olacağını görmüştür.
Güvenoyu alan
ve gücünü ispatlayan İçişleri Bakanını kim tutabilir bundan
sonra? 15/04/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder