Allah rızası
için yalvarıyoruz sizlere,eve hapis olduğumuz bu sıkıntılı
günlerimizde iyi bir iş yapın da sevindirin bizleri ve bizler de
sizleri alkışlayalım ne olursunuz.
Her aldığınız
ve/veya alamadığınız kararların hiçbiri, milletin yararına
değil.
Kendi siyasi
geleceğinize yarar sağlayacağını umarak,milletin zararına
aldığınız ve/veya almadığınız tüm kararlar;aslında, sizin
de yararınıza olan kararlar değil,çöküşünüzü,yok olup
gideceğinizi siz de çok iyi görüyorsunuz,bu korku sizlerin
gözlerinizi karartmış olmalı ki;sadece,gerçekleri göremez hale
gelmişsiniz. Kaybettiğiniz, İstanbul ve Ankara en başta olmak
üzere, tüm büyük şehirlerin CHP'li belediye başkanlarının
halka hizmet yolundaki başarı ve zaferlerini görerek,aradan geçen
bir yıla rağmen,bu şehirleri kaybedişinize üzülüyor ve bu
yenilgiyi bir türlü unutamıyorsunuz, bu CHP'li belediye
başkanlarının halk yararına hizmetlerini kıskanıyorsunuz,bu
başarılı hizmetlerini içinde bulunduğumuz salgın hastalık
süresince devam ettirmeleri halinde,CHP'nin; millete hizmet yolunda,
büyük bir başarı gösterdiğini görecek olan milletimizin,
önümüzdeki genel seçimlerde, iktidarı CHP'ye teslim edeceğinden
ve iktidarı kaybedeceğinizden korkuyorsunuz. Ama,korkunun ecele bir
faydasının olmadığını aklınıza getirmek istemiyorsunuz.
CHP'li
büyükşehir belediyelerinin bağış toplayarak ihtiyaç sahibi
insanlarımıza dağıtmak için açtıkları kampayaları,anayasa ve
yasa hükümlerini yok sayarak yasakladınız.
Hani, iktidar
ve merkezi idare olarak, devreye girip, evlerine hapsettiğiniz işini
kaybeden yoksul halkın cebine devlet hazinesinden bir para
koyabilseniz, canımız yanmayacak,ama onu da yapamıyorsunuz,devletin
tüm paralarını gereksiz yatırımlara,yandaş
vakıflara,mütahitlere,lüks harcamalarınıza harcadınız.
Daha,maske
dağıtımını düzenli bir hale getiremediniz.Maskelerin satışını
da yasakladınız,ama hala maskeleri halka ne şekilde dağıtacağınıza
net bir karar vererek uygulamaya geçiremediniz.PTT dağıtsın
dediniz,sonra E Devlet dediniz,en son eczaneler dağıtacak
dediniz.Ne yapacağınızı şaşırmış durumdasınız.
Tek düşünceniz,
halkın sağlığı değil,siyasi geleceğiniz.Virüs sizin beyninize
girmiş sağlıklı düşünemiyorsunuz.
Yoksullara
yemek dağıtan aşevleri, ta Osmanlıdan bu yana, bu ülkenin
geleneğinde vardır.Önümüzde Ramazan ayı var,geçmiş Ramazan
günlerinde varlıklı insanlarımız bile aşevi olarak kurulan
çadırlarda yoksullara iftar yemekleri verir,çeşitli kuruluşlar
sırayla fakirlere bu aşevlerinde yemekler veririler.Belediyelerin
en asli görevlerinden biri de,yaksul halka yardım etmektir.Bu
yardmları,Ramazan aylarıyla sınırlı olarak değil, yıl boyu
yaparlar.Bunun için salgın bir hastalık olması da gerekmez.
Belediyelerin rutin hizmetlerinden biridir,aşevleri açarak yoksul
halkın karnını doyurmak.
Hal
böyleyken,Eskişehir Belediyesinin fakir halka yemek yedirip
dağıttığı aşevine yasak getirmişsiniz,dün televizyonlardan
izleyince, bu kadarı da olmaz artık dedirttiniz,pes doğrusu.Bu
aşevi yeni açılmış ve yeni hizmet vermeye başlamış değil
ki,bu yasağınızın tek nedeni, yine siyasi,Eskişehir
belediyesinin CHP belediyesi olması ve Eskişehirli'ye hizmet
etmesi, sizleri çıldırtmış olmalı,bunun başka hiçbir izahı
olamaz.
Vaz geçiniz bu
siyasi kıskançlıktan, sizler de AKP olarak iktidarınızla
belediyelerinizle halka yardım elinizi uzatarak, CHP ile meşru ve
yasal zeminde,halka hizmet ederek yarışınız.
Salgın
hastalık döneminde siyaseti,siyasi kaygıları bir kenara
bırakarak,iktidarıyla muhalefetiyle birlik ve beraberlik içinde
olunuz ve birlik ve beraberlik içinde çift koldan halka yardım
ediniz.
Milli birlik ve
beraberliği;söylem ve eylemleriyle,uygulamalarıyla,ayrım yapmadan
insanları kucaklayarak,iktidar olarak ilk önce sizlerin sağlaması
gerekir.Muhalefetten, milli birlik ve beraberlik içinde hareket
edelim deme hakkına sahip olmanız için, muhalefet belediyelerinin
yardımlarına, hukuka ve yasalara aykırı olarak yasaklar
getirmemeniz gerekir.
Şimdi biz bu
makaleyi yazdık diye,bize de kızacaksınız,yine milli birlik ve
beraberlik edebiyatı yapacaksınız utanmadan.Önce aynaya bakınız
lütfen,biz nerede hata yaptık ve yapıyoruz diye bir
düşününüz.Açınız, o körelen gözlerinizi ve vicdanlarınızı.
Son iki günlük
sokağa çıkma yasağı kararının ve kapsamının ilan saati
de,zamanlaması itibariyle bir kaos sebebi olmuştur.Kararı duyar
duymaz,aç gözlü bazı insanlar,iki günde açlıktan öleceklermiş
gibi,hemen sokaklara ve caddeler fırladılar,sosyal mesafe diye bir
şey bırakmadılar, iç içe alışveriş savaşına girdiler,yer
yer kavgalar oldu,bizi yönetenler bu sınavı da geçemediler.
Sonunda,İçişleri
Bakanı tüm sorumluluğu üzerine alarak,kararı ben verdim, bütün
hata benimdir diyerek aradan sıyrılmaya kalktınız.
Hayır bu
kararı, İçişleri Bakanı tek başına veremez,yetkisi olmadığı
gibi, cesareti de yoktur.Bu kararda Saray'ın olurunun ve onayının
bulunmaması, asla mümkün değildir.Kaldı ki önceki
söylemlerinde, İçişleri Bakanı, cumhurbaşkanının talimatıyla
bu sokağa çıkma yasağı kararını aldığını
açıklamıştır.Bugüne kadar ki tüm uygulamalar bu
yöndedir.Saray'a rağmen, bu ülkede kuş uçamayacağını bilmeyen
kaldı mı?Bu, hafta sonu iki günlük sokağa çıkma kararında da,
halkımız kandırılmakta ve tüm hata İçişleri Bakanı
tarafından üstlenilmektedir.Bu kararı da yüzünüze gözünüze
bulaştırdığınızı kabul ediniz lütfen.
Bu ülkeye,
zararından ve mali külfetinden başka hiçbir yararı bulunmayan
Diyanet,vip cuma namzalarına sayılı cemaat ile devem edileceğini
açıklamıştır.Bu salgın ortamında,ne kadar yanlış ve
tehlikeli bir karar.Hep söylüyoruz,Allahın,bizim cuma
namazlarımıza ihtiyacı yok,onun için kullarının sağlıkları
daha önemli,namazı da insan sağlığı için farz kılmış,ölümle
sonuçlanan salgın geçene kadar cuma namazlarını askıya alsanız
günaha değil,sevaba girersiniz.Bunun dahi bilincinde olmayan bağnaz
bir yönetimin elinde, önümüzdeki demokratik seçimleri
beklemekten başka bir olanağımız yok malesf.
Hepinize
sağlıklı güzel ve keyifli bir pazar diliyorum. 12/04/2020
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder