Anayasa Mahkemesinin, Can DÜNDAR ve Erdem
GÜL'ün tutuklanmalarının bir hak ihlali olduğuna ilişkin
kararının gerekçeleri belli oldu.
Anayasa Mahkemesinin kararına esas aldığı
tüm gerekçelere katılıyoruz.
Ancak, kararın bize göre altının
çizilmesi gereken ve davanın esasına ilişkin bulunmayan en önemli
ve can alıcı gerekçesi; tutuklamanın, haberden (fiilden)
itibaren, altı ay gibi çok uzun bir süreden sonra yapılması ve
haberin yayınlanmasından sonra geçen bu altı aylık süreye
rağmen, tutuklanmayı gerektiren hiçbir yeni koşulun oluşmamış
olması, yani, fiil tarihindeki koşulların değişmemiş
bulunmasına yönelik gerekçedir.
Biz de 26/11/2015 tarihinde yazdığımız
bir makalemizde;bu altı aylık gecikmeyi dile getiren ve fiilin
işlenmesinden sonra altı ay gibi uzun bir zamanın geçmesine
rağmen delilleri karartmayan, esasen toplanması ve karartılma
riski altında olan hiçbir delilin de kalmamasına, bu altı aylık
sürede kaçmayarak, kaçacaklarına ilişkin hiçbir şüphe
bırakmayan Can DÜNDAR ve Erdem GÜL'ün,tutuklanma nedenleri
bulunmamasına rağmen tutuklanmalarının, hukuki değil, tamamen
siyasi bir karar olduğunu dile getirmiş ve bu makalemizde;
“Bir hatırlayınız, bugün tutuklanan Gazeteciler
Can DÜNDAR ve Erdem GÜL bu haberi yaptıktan sonra aradan yaklaşık
altı ay gibi uzun bir süre geçmiştir.Bu haberin yapıldığı
tarihlerde, Cumhurbaşkanı Tayyip Bey çok kızmış ve bunun
hesabının sorulacağını, bu gazetecilerin hesap vereceklerini,
açık bir şekilde ifade ederek, bu haberi yapan gazteciler hedef
gösterilmiştir.Bunun üzerine adı geçen gazeteciler hakkında harekete geçen savcılar inceleme başlatmışlar, ancak, 7.Haziran seçimlerine çok az bir zaman kaldığı için, siyasal ortam ve koşullar uygun bulunmamış olacak ki, soruşturma adeta uykuya yatırılmış,üzerine bir şal örtülerek seçim sonuçları beklemeye alınmıştır.
7.Haziran seçimlerinden, Tayyip Bey ve partisi AKP'nin güç kaybederek çıkması ve tek başına iktidardan düşmeleri nedeniyle, koşullar yine elvermediğinden Can DÜNDAR'ın üzerine gidilememiş ve soruşturmanın bırakıldığı uyku haline dokunulamamış, soruşturma uyutulmaya devam edilmiştir.
Koalisyonun kurulamaması
ve Tayyip Bey'in seçimlerin 1.Kasımda yenilenmesi kararı
almasından sonra, 1.Kasımda yapılan seçimlerde AKP'nin %49 oy
alarak yeniden tek başına iktidar olarak eski gücüne kavuşması
ve yeni AKP hükumetinin kurularak iş başı yapması
üzerine,soruşturma uykudan uyandırılmış ve Can DÜNDAR'dan
hesap sorulması ve defterinin dürülmesi için uygun bir gün
kollanırken, iktidar tarafından, MİT Tırlarıyla kendilerine
silah değil insani yardım gönderildiği iddia edilen Türkmenlerin
Rus uçakları tarafından bombalanmaları ve tam bu esnada hava
sahamızı ihlal eden bir Rus savaş uçağının angajman
kurallarına göre düşürülmesi üzerine, MİT Tırlarıyla
gönderilen malzemelerin yeniden gündeme geldiği günlere denk
getirilerek, Can DÜNDAR ve Erdem GÜL; 26/11/2015 günü Çağlayan
Adliyesine çağırılarak sorgulanmışlar ve zamanlaması manidar
olan bugün, yasal koşulları olmadığı halde, usul yasaları
ihlal edilerek, siyasal bir kararla tutuklanarak cezaevine
gönderilmişlerdir.
Şüpheli gazeteciler, tutuklandıkları suça
ilişkin haberi yapalı altı ay gibi uzunca bir zaman geçmiş ve
kaçmamışlardır.Gazetecilik görevlerine devam etmişler, zaman
zaman da televizyonlara çıkarak tartışma proğramlarına
katılmışlar, sorguya çağırıldıkları bugün de kaçmayarak
tıpış,tıpış Çağlayan Adliyesine giderek ifade
vermişlerdir.Artık, kaçma şüphesi diye bir tutuklama koşulu söz
konusu değildir.Kaçmadıklarını, kaçmaya niyetli de
olmadıklarını ve kaçmayacalarını,altı aydan bu yana
sergiledikleri tavırlarıyla açık ve net bir şekilde ortaya
koymuşlardır.” görüşlerine yer vermiştik.Anayasa Mahkemesinin kararını eleştiren fahri hukuk doktorlarımızdan Tayyip Bey; Anayasa Mahkemesi yerindelik denetimi yapamaz diyor.Ne alaka?
Tutuklama kararı; idari bir karar ve işlem olmayıp, insanın özgürlüğüne son veren bir yargı kararıdır ve tutuklama kararının verilebilmesi için yasanın aradığı koşullar yoksa, hakimin, birilerini memnun etmek amacıyla tutuklama kararı verebilme gibi bir taktir yetkisi yoktur.
Tayyip Bey'in; idare mahkemeleri ve Danıştay'ın, idareye taktir yetkisi veren konularda aldığı idari bir kararın veya tesis ettiği idari bir işlemin iptaline ilişkin olarak verdiği kararlardan esinlenerek yapmış bulunduğu ve ancak idari davalar için geçerli olan, yerindelik denetiminin yapılamayacağına ilişkin eleştirisi, tutuklama kararında bir hak ihlali olup olmadığını denetleyen Anayasa Mahkemesinin kararları için asla geçerli olamaz.
Zira; belirttiğimiz gibi, tutuklamanın yasal nedenleri, ya vardır, ya da yoktur.Tutuklamanın yasal nedenleri yoksa, hakimin; bazı düşüncelerle, örneğin Tayyip Bey'i memnun etme düşüncesiyle tutuklama kararı verme hak ve yetkisi bulunmamaktadır.
Bizim ceza hukuku sistemimizde; yasal koşulları yoksa,hakime tutuklama kararı verme taktir yetkisi tanınmamış olmasına rağmen, tutuklamanın yasal koşulları olsa dahi, hakime; şüpheli veya sanığı tutuklamama taktir yetkisi tanınmış olup, Tayyip Bey'in idia ettiği ve ancak idari yargıda geçerli olan yerindelik denetimi yasağı; tutuklamanın yasal koşullarının bulunmasına rağmen, taktir hakkını kullanarak sanığın tutuklanmasına karar vermeyen hakimin bu kararını inceleyen ve bu tutuklamama kararını,mağdur taraf için bir hak ihlali olarak gören Anayasa Mahkemesi kararı için belki geçerli olabilir.
Tayyip Bey'in;Anayasa Mahkemesini, Can DÜNDAR kararı nedeniyle,yerindelik denetimi yapamayacağı gerekçesiyle tenkit edip suçlaması, hukuki olmayıp,elma ile armut'u birbirleriyle karıştırmaktan ibarettir. 10/03/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder