Cumhurbaşkanımız
çok şükür, sağ salim Amerika kıtasına vasıl olmuş.
Ancak, hava
limanında kendisini mevkidaşı veya daha alt düzeyde bir tek
Amerikalı yetkili karşılamamış, daha önce Amerikaya gitmiş
olan bizim kendi Dışişleri Bakanımız tarafından karşılanmış.
Yani biz çalıp,
biz oynamış ve kendi yağımızla kavurulmuşuz.
Daha ne
bekleyebilirdik ki?
Evet, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, esas itibariyle çok güçlü ve saygın bir
devlettir.Bu devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK;
sağlığında olduğu kadar vefatından sonra da, tüm dünya
devletleri tarafından saygı görmüş ve taktir edilmiş,onun
askeri ve siyasi dehasına dayalı fikirleri, uygulamaları ve
devrimleri,bazı ülkeler tarafından örnek alınmıştır.
Peki şimdi ne
oldu da, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı yalnızlaştırıldı,
etrafındaki ülkeler kendisinden uzaklaştılar, dostumuz bildiğimiz
ülkeler; uğradığımız toplu terör katliamları nedeniyle,
yayınladıkları kuru taziye mesajlarının ötesinde niçin
eylemli destekteklerini vermiyorlar?
Ne dersiniz
değerli okurlar?
Bu ülkenin
Cumhurbaşkanı;
Ülkemizin
kurtarıcısı ve Devletimizin kurucusu, Kurtuluş Savaşında mağlup
ettiği düşman devletlerin dahi güvenini ve itibarını kazanmış
olan ATATÜRK'ümüze dahi, ATATÜRK diyemiyorsa, Cumhurbaşkanı
seçildikten sonra, ATATÜRK'ün oturduğu ve bu ülkeyi yönettiği
Çankaya Köşküne çıkarak onun yaşadığı, onun hatıralarını
barındıran ortamda Cumhurbaşkanlığı yapmayı ve ATATÜRK'ün
şerefine ve itibarına mazhar olmayı içine sindiremiyor ve
Çankaya Köşküne burun kıvırıyorsa, buna alternatif olarak,
kendisine 1150 odalı görgüsüzlük derecesine varan büyüklükte
ve şatafatta, yapımında ve yapımından sonra da içindeki yaşamın
sürdürülmesinde çok büyük paraların harcandığı masraflı ve
görkemli bir saray yaptırıyorsa ve bu sarayı, ülkemizin
itibarının kriteri yaparak, bu sarayın ülkemize itibar
kazandıracağını savunabiliyorsa,
Cumhurbaşkanı
seçildikten sonra namusu ve şerefi üzerine yaptığı Anayasaya
bağlılık ve tarafsızlık yeminine bir saniye dahi riayet
etmiyorsa, anayasaya aykırı partili bir Cumhurbaşkanı olarak,
görevine girsin girmesin, ülkenin her işine müdahale ediyor ve
Anayasada yazılı olan parlamenter sistemi kaldırdığını, fiili
bir başkanlık sistemi kurduğunu alenen ilan ederek, ülkede sivil
bir darbe ile düzen değişikliğine gidip Anayasayı ihlal suçunu
işleyebiliyor ve yargının bağımsız olarak görev yapmasına
engel olan müdahalelerde bulunabiliyorsa,
Bu ülkenin en
üst yargı kuruluşu olan Anayasa Mahkemesinin, Anayasamıza göre
herkesi bağlayan kararlarına saygı duymadığını ve bu kararlara
uymayacağını beyan edebiliyorsa,
Düşünce,düşünceyi
açıklama, toplantı ve gösteri yürüyüşü ve basın
özgürlüklerini ülkesi için lüks sayıyar ve bu özgürlüklerden
korkuyorsa,
Ülkede
yapıldığı iddia edilen yolsuzluk ve rüşvet idialarının
üzerine giderek, bunların soruşturulmalarının önünü açmaktan
korkuyor ve bu soruşturmaları engellemek için elinden geleni
yapıyorsa,
İçi boş
çözüm süreci aldatmacası ve buna dayalı olarak, kendi yönetim
ihmal ve savsaklamaları sonunda, bilinçli olarak,PKK terör
örgütünün; militan, silah ve cephaneleriyle, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgemizin il ve ilçelerinde yerleşip kökleşmesinden ve
bunun sonunda ülkemizin kan gölüne gelmesinden birinci derecede
sorumlu olmasına ve bu sorumluluğunun hesabını vermemesine
rağmen, hiçbir şey olmamış gibi, şu anda PKK terör örgütüne
karşı şahin kesilip, öldürülen militanların sayılarını
açıklayarak günah çıkarıyor ve iş işten geçtikten, yüzlerce
güvenlik görevlisi ve vatandaşın hayatlarını kaybetmelerinden
sonra, ülkenin PKK teröründen arındırılmasında kurtarıcı
rolüne soyunabiliyorsa,
Amerika
seyahatine çıkmadan önce düzenlediği basın toplantısında;
dolandırıcılık, kara para aklamak, İran'a uygulanan ambargoyu
delerek Amerika Birleşik Devletlerini zarara uğratmak gibi
fiillerle suçlanarak Amerikada tutuklanan ve aynı zamanda Türk
Vatandaşı olan ve ülkemizdeki 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
iddialarının, bağımsız mahkeme kararıyla kesin olarak
aklanamayan şüphelisi Reza Zarrab'ın Amerikada tutuklanmasıyla
ilgili olarak sorulan soruya; Rıza Bey diyerek başlangış yaparak,
Reza Zarrab'ın Amerikada tutuklanmasının ülkemizi
ilgilendirmediğini, ülkemizle alakasının bulunmadığını beyan
edebiliyorsa,
Amerikanın
yararına da olsa, kendi ülkesinin yararlarına aykırı dış
politikalara imza atabiliyorsa,
Cumhurbaşkanımızın;
özel uçağının indiği hava limanında, hiçbir Amerikalı
yetkili tarafından karşılanmamış olmasını, bir Türk Vatandaşı
olarak çok üzülsek ve içimiz kan da ağlasa, anlayabiliyor ve
Amerikayı eleştiremiyoruz. 30/03/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder