Biz, Tayyip
Bey'in yerinde olsaydık, öncelikle Anayasa Mahkemesi ile iyi
geçinir, anayasaya uygun davranarak, Anayasa Mahkemesine ve
kararlarına saygılı olurduk.
Daha sonra ise,
kendisini eleştiren kişiler hakkında, zorlama ile Cumhurbaşkanına
hakaret ettikleri iddiasıyla asla şikayetçi olmazdık.
Niye mi?
Çok
basit,hemen açıklayalım.
Hepinizin
bildiği gibi, Tayyip Bey yeterli oyu alarak Cumhurbaşkanı
seçilmiştir ama, göreve başlarken zorunlu olarak, Meclis önünde
şerefi ve namusu üzerine yaptığı tarafsızlık ve Anayasaya
bağlılık yeminine asla sadık kalmamış ve yeterli oyu alarak
Cumhurbaşkanı seçilmesine rağmen, Anayasaya uygun koşuları
taşıyan bir Cumhurbaşkanı sıfatını
kazanamamıştır.Cumhurbaşkanı olarak, partisi ile ilişkisini
kesmemiş, anayasanın cumhurbaşkanına verdiği yetki hudutlarının
dışına çıkarak,partili bir başbakan gibi ülkeyi
yönetmektedir.Anayasanın öngördüğü parlamenter sistemi fiilen
ortadan kaldırdığını ve fiili bir başkanlık sistemini tesis
ettiğini alenen ilan ederek anayasayı ihlal etmiştir.
Bu nedenle,
bize göre Tayyip Bey;Türk Ceza Kanununun cumhurbaşkanına hakaret
suçunu düzenleyen ilgili maddesinin koruması altında değildir.
Tayyip Bey'e yönelik hakaret teşkil eden fiiller, cumhurbaşkanına
hakaret suçunu oluşturamaz. Tayyip Bey yönünden cumhurbaşkanına
hakaret suçu işlenmez (muhal) suçtur.
Ancak, yargı
bağımsızlığı olmayan ülkemizde,hiçbir savcı ve mahkeme;
anayasayı ihlal eden, parlamenter sistemi ortadan kaldırdığını
ve fiili bir başkanlık sistemi kurduğunu açıkça ilan eden,
anayasanın öngördüğü tarafsız ve anayasaya itaat eden
cumhurbaşkanı niteliklerine sahip olmayan Tayyip Bey'e yönelik
hakaret fiilinin, cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturmayacağına
karar verme cesaretini gösteremeyeceği ve kişileri,
cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediklerini kabul ederek
cezalandıracağı için, bu kararın Yargıtay tarafından da
onanarak kesinleşmesi halinde, yukarıda açıkladığımız
nedenle, cumhurbaşkanına hakaret suçundan haksız olarak hükümlü
hale gelen dişli bir kişi ve avukatı, Tayyip Bey'in;anayasanın
öngördüğü nitelikleri haiz bir cumhurbaşkanı sıfatını
kazanamadığını, kendisinin anayasayı tanımayan ve ihlal eden
bir kişi olması nedeniyle, Tayyip Bey'e yönelik hakaretin,
cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturmamasına rağmen, hukuka
aykırı olarak cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkum edildiğini
ve bu karar kesinleşerek bir hak ihlaline uğradığını iddia
ederek, bu hak ihlalinin saptanması ve saptanan bu hak ihlal
ihlalinin giderilmesi için, bireysel olarak Anayasa Mahkemesine baş
vurabilir.
Anayasa
Mahkemesi de, böyle bir başvuru üzerine,esasa girerek,
cumhurbaşkanının; gerçekten, göreve başlarken anayasaya göre
yapmış olduğu tarafsızlık ve anayasaya bağlılık yeminine
sadık kalmadığını, eski partisi ile ilişkisini kesmediğini,
anayasanın öngördüğü parlamenter sistemi fiilen ortadan
kaldırarak fiili bir başkanlık sistemini tesis ettiğini, bu
nedenle, anayasayı tanımayan ve ihlal eden bir cumhurbaşkanının,
Türk Ceza kanununun korumasından yararlanamayacağını saptayarak,
cumhurbaşkanına hakaret suçundan mahkum edilen ve bu mahkumiyet
kararı Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen kişinin, bir hak
ihlaline uğradığına karar verirse ne olacaktır?
Olacağı
şudur.
Anayasa
Mahkemesinin bu saptaması ve hak ihlali kararı uyarınca, kişi
yeniden yargılanacak ve cumhurbaşkanına hakaret suçundan
aklanacak veya ağır eleştiriyi aşan hakaret içeren bir söz
varsa,cumhurbaşkanına hakaret suçundan değil, kişisel olarak
Tayyip Bey'e yönelik hakaret suçundan hüküm kurulacaktır.
Ayrıca,
Anayasa Mahkemesi tarafından,Tayyip Bey'in anayasayı ihlal ettiği,
tarafsızlığını ve anayasaya bağlılığını yitirdiği
saptandığı için, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bu karar,
gereği yapılmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi
başkanlığına gönderilecektir.
En başta
Burhan KUZU olmak üzere, anayasa hukukçularımız, bizim görüşümüzü
paylaşırlar mı? Bilemiyoruz.
Ama, düşünmeye
ve tartışmaya değer doğrusu. 03/03/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder