Resmi sıfatı
Cumhurbaşkanı olmasına rağmen, asıl yaptığı iş; AKP'nin
fiili Genel Başkanlığı ve fiili Başbakanlık olan, siyasi
kişiliğini aynen muhafaza eden, taraflı, devletin ve miletin
birliğini değil, sadece AKP ve yandaşlarını temsil eden Tayyip
Bey'in bu konumunu bildikleri halde, büyük bir vurdum duymazlık
içine girerek, Anayasamızın öngördüğü, partisi ile ilişkisini
kesen, partilerüstü ve tarafsız, anayasaya bağlılık ve
tarafsızlık yeminine riayet eden, her haliyle meşruiyetini
anayasadan alan saf ve temiz bir Cumhurbaşkanıymış gibi,
Cumhurbaşkanının siyasi gezilerine katılan ve bunu protokol'ün
bir gereği olarak savunmaya çalışan Yargıtay, Danıştay ve
Sayıştay Başkanlarına yönelik eleştiriler, tüm hızıyla
gündemdeki yerini muhafaza etmektedir.
Yargının
bağımsızlığına gölge düşüren, halkımızın; yargının
tarafsızlığına ve güvenilirliğine olan inancını yok eden
yüksek yargı organlarmızın başkanlarının taraflı ve partili
Cumhurbaşkanının siyasi gezilerine katılarak yanında görüntü
vermelerine ve onu alkışlamalarına yönelik eleştiriler
karşısında, Danıştay ve Sayıştay Başkanlarının sessiz
kalmalarına rağmen,Yargıtay Başkanının ise, bu hatalı tutumunu
kabul etmediği gibi, bir de kendisini savunmaya kalkışması ve
kendilerine yönelik eleştiri ve yorumların devam etmesi halinde
yargıya başvuracağını beyanla, bir de zeytinyağı gibi suyun
üstüne ve güçlü çıkmaya çalışması, büyük bir
aymazlıktır.
Yargıtay
Başkanını eleştirenlerden birsi de biziz, bizi izleyen sayın
okurlarımızın da bildikleri gibi, bu konuda iki makale yazıp
yayınladık ve Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkanlarını
en ağır şekilde eleştirdik.
Biz, bu ülkeye
hakim ve savcı olarak yirmi beş sene hizmet etmiş ve emekli
olduktan sonra da, yirmi yılı aşkın bir süredir İzmir Barosuna
kayıtlı Avukat olarak Türk halkına ve yargısına hizmet etmeye
devam eden yaklaşık elli yıllık hukukçu ve bir köşe yazarı
olarak, kimden gelirse gelsin, sıfatı ve makamı ne olursa olsun,
anayasa, yasa ve hukuk dışı her davranışı eleştiririz, bu
eleştiriyi yapmak; demokatik bir hakkımız olduğu gibi, aynı
zamanda aydın ve hukukçu sorumluluğumuzdan kaynaklı en önemli
görevlerimizden en önde gelenidir.
Sayın Yargıtay
Başkanı; keşke, yapılan bu çok haklı eleştiri ve yorumlardan
ders çıkararak, adına yargı yetkisi kullandığı milletimizden
özür dileseydi, haydi özür dilemedi, bari suskun kalsaydı ve
zaman içinde sessizce hatasından dönme olgunluğunu
gösterebilseydi.
Maalesef
bunları yapamadığı gibi, bir de göz dağı vermeye çalıştı
ve kendisini eleştirenler hakkında yargıya başvuracağını
açıkladı.
Demokrasilerin
en büyük özelliği, güzelliği ve erdemi;kişilik haklarına
tecavüz etmemek koşuluyla, sıfatı, görevi ve makamı ne olursa
olsun, herkesin eleştiriye açık olması ve eleştirilebilmesidir.
Hele, hele, eleştirilen o kişi; çok göz önüne çıkmışsa,
davranışlarında gerçekten kusurluysa, davranışlarıyla halka
örnek ve görevinde tarafsız ve bağımsız olması gereken,
yaptığı görev itibariyle halkın hak ve özgürlükleriyle
yakından ilgili, yargının en tepe noktasını işgal eden bir kişi
ise, kendisine yönelik en ağır eleştirilere dahi tahammül etmek
ve özeleştiri yaparak, hatasını kabullenmek zorundadır.
Tayyip Bey;
anayasayı rafa kaldırarak sivil bir darbe yaptığını ve bunun
üzerine yatacağını sanıyor ve bu sanı ile ülkeyi, anayasayı
yok sayarak,keyfine göre ve tek başına fiilen yönetmeye
çalışıyorsa da; Yargıtay Başkanı, bir hukukçu olarak çok iyi
bilmelidir ki; bu fiili duruma rağmen,Türkiye Cumhuriyeti
hukuken, insan hak ve özgürlüklerine ve hukukun üstünlüğüne
dayalı demokratik ve laik bir hukuk devletidir.
Bu nedenle, hem
suçlu olan ve hem de güçlü olmaya çalışan Yargıtay
Başkanı'na, biz buradan diyoruz ki; Sayın Başkan, hodri meydan.
31.05.2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu