Ülkemizde olup
bitenleri gördükçe ve yaşadıkça, üzülmemek mümkün değil.
Sahipsiz bir
ülkede, sorumsuz, doyumsuz, onursuz, sözüm ona sahip oldukları
inançlarıyla bağdaşmayacak şekilde bu dünyada fani olduklarını
ve hadlerini bilmeyen kişilerin yönetiminde yaşamanın tüm
ayıbını, utancını, zorluğunu, acısını ve ağırlığını
omuzlarımızda hissediyoruz.
Ülkemizde
dinci IŞİD ve bölücü PKK terörü karargah kurmuş, hergün bir
yerlere saldırıyor, güvenlik güçlerimizi ve masum halkımızı
öldürüyor, ülkede can ve mal güvenliği kalmamış, buna rağmen;
en başta Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmakta olan zat olmak
üzere, bu ülkenin Başbakanı, Bakanları, Meclis Başkanı ve
Milletvekilleri, ülkemizde olup bitenleri görmezlikten
gelerek,bunlara çare üreteceklerine, kendi aralarında siyaset,
dokunulmazlık,başkanlık,laiklik ve anayasa kavgası yapıyorlar.
Halkımızın, sorunlarını çözmeleri için Türkiye Büyük
Millet Meclisine gönderdiği temsilcileri milletvekilleri, mecliste
işlerini güçlerini bırakmışlar, kendi aralarında meydan savaşı
yapıyorlar, tekmeler ve yumruklar havada uçuşuyor.
Anayasaya göre
partisiz ve tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanlığı koltuğunda
oturan zat; tamamen siyasetin içine gömülmüş, AKP'yi kendi
siyasi emelleri doğrultusunda yeniden dizayn etmenin uğraşını
veriyor, AKP'nin Genel Başkanı ve Başbakan iken dahi yapmadığı
siyasi entrikaların içine giriyor, bir rivayete göre, Başbakan
DAVUTOĞLU'nu yemeye ve yerine damadını Başbakan yapmaya
çalışıyor, Cumhurbaşkanlığının sorumsuzluk zırhı
içinde,ülkesini seven muhaliflerine karşı, kendisine
Cumhurbaşkanına hakaret suçunu kalkan yaparak, hergün Anayasayı
ihlal suçu işliyor.
İşin en acı
yönü de, halkımız ve aydınlarımız,
Üniversiteler,Barolar,Yüksek Yargı,Sivil Toplum Kuruluşları;
sinmişler,hergün pervasızca Anayasa suçu işleyen ve buna rağmen,
hala kendisini Anayasaya göre tarafsız ve meşru bir Cumhurbaşkanı
zanneden bu zat karşısında korkarak, yer yer kendisine saygı
dahi göstererek, sessiz bir şekilde, ülkemizin başına gelecek
olan melaneti bekliyorlar.
Yavru muhalefet
partisi MHP yönetimi; Anayasayı çiğneyen, parlamenter sistemi
ortadan kaldırdığını ve fiilen başkanlık sistemini ilan
ettiğini açıklayan Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zata,
artık dur diyeceğine, kendisinden hesap soracağına,millete
önderlik ederek onları ayağa kaldıracağına, kendi içindeki
muhalefete karşı, olağanüstü kongre yaptırmamak adına, bu
zat'dan yardım bekliyorlar.
Peki, ana
muhalefet partisi lideri ne yapıyor dersiniz?
Bol, bol
konuşuyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat ile
karşılaşınca ayağa kalkıyor ama, korkudan sinen, susan ve
kaderine razı bir şekilde başına gelecekleri bekleyen halkı
ayağa kaldırarak, demokrasi ve laiklik adına, bir türlü sokağa
dökemiyor, halkımızı silkelenerek uykudan uyandırıp, kendisine
getirme başarısını gösteremiyor.
CHP lideri
Kemal Bey; bugün (03/05/2016) salı Meclis Grup Toplantısında, her
zaman olduğu gibi, yine sadece konuşuyor ve Tayyip Bey'in baskın
seçiminin kokusunu almış olmalı ki, sanki seçim mitingine çıkmış
da, iktidara gelirlerse neler yapacaklarını sıralayarak, herkese
iş, şehit yakınlarına ve gazilere, Milletvekillerinin
yararlandıkları sağlık imkanlarından yararlandırma sözü
vererek, yine bol keseden atıyor. Sinen, korkan ve ayağa kalkmak
için ülkesini seven cesur bir lider arayan ve bekleyen halkımıza,
yine umut ışığı olamıyor.
Velhasılı,
halkımız; hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerine
dayalı demokratik ve laik cumhuriyetin, her geçen gün, yavaş
yavaş eriyerek elimizden kayıp gitmekte olduğunu, sadece
seyretmekle yetiniyor.
Ne kadar acı
ve üzücü değil mi?
Ama ne
demişler, gerçekler her zaman acıdır. 03/05/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi
Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder