Ülkenin
çivisi çıktı çiviyi yerine çakan yok.
Kime
ve/veya kimlere güveneceğimizi ve sığınacağımızı şaşırmış
durumdayız.
Ülkenin
Cumhurbaşkanı olduğunu söyleyen zat; beni doğrudan halk seçti,
bu nedenle ben anayasa babayasa falan tanımam, halk beni devirmediği
sürece, ülkeyi kendi yarattığım şahsi anayasama göre istediğim
şekilde yönetirim kararlılığı içinde.
Partimle
ilişiğimi asla kesmem, partili cumhurbaşkanı gibi işime bakarım,
yargı margı tanımam, bizzat kendi ellerimle ilga ettiğim
anayasaya göre sorumsuz bir kişiyim, sadece vatana ihanet ile
suçlanarak yüce divanda yargılanabilirim, ancak meclis çoğunluğu
benim emrimde, anayasanın öngördüğü ezici çoğunluk oy'unu
sağlayarak, beni Yüce Divana sevk edemezler, Ergenekon, Balyoz ve
benzeri kumpas davaları sonunda, Atatürçü subayları da tasfiye
ettik, bu nedenle ordu'dan yana da bir sıkıntım olamaz, kaldı
ki;ordu'nun başkomutanı da benim, Genelkurmay Başkanı da nikah
şahidim ve kankam, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay gibi yargının
en tepe noktalarında başkanlık yapan sözüm ona yüksek hakimler
de bana biat ediyorlar, onlara geliniz diyorum, geliyorlar ve
birlikte çay toplamaya Rize'ye dahi gidebiliyoruz, onlar da çantada
keklik, Barolar, Sendikalar,Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları
ve halkın büyük kesimi korkmuş,sinmiş ve suskun, daha ne
isterim,böyle fırsat bir daha ele geçmez, bundan daha iyisi Şamda
kayısı.
Mantık
ve düşünce bu. Cüret, buradan geliyor. Tek adam,Hükümet
deviriyor, Hükümet kuruyor.
Kovulan
DAVUTOĞLU'nun yerine, bizzat AKP Genel Başkanı olarak atadığı
Binali YILDIRIM'ın bu atama kararının şeklen onaylanması için
toplanan AKP Kongresinde Divan Başkanlığı yapan, bu ülkenin;
aldığı dini temel eğitiminin temelleri üzerinde bina ettiği
hukukçu kimliğini taşıyan Adalet Bakanı,anayasayı ve yasaları
bir kenara koymuş ve eline aldığı mikrofanla konuşuyor ve “AK
Parti Tayyip'in partisidir ve öyle olmaya devam edecektir.
Cumhurbaşkanımızı AK Parti'den, AK Parti'yi cumhurbaşkanımızdan
ayrı düşünmek mümkün değildir. Sayın cumhurbaşkanım yolun
yolumuz, davan davamızdır…”
diyebiliyor.
Partili
Cumhurbaşkanı Tayyip Bey, kongreye bir mesaj yollamış, divan
başkanı Adalet Bakanı bu kutsal mesajı (!) okumaya başlıyor,
mesajın okunması öncesinde abdest dahi aldıklarını
zannettiğimiz delegeler ve tüm kongre katılanları,içlerinden
gelen ilahi bi emirle, hep beraber ayağa kalkıyorlar ve
kutsadıkları, ilahlaştırdıkları, kendisine taptıkları, kulluk
yaptıkları o tek adamın mesajını, kendilerinden geçerek, huşu
içinde hazırol vaziyetinde dinliyorlar ve sonunda, kutsal bir
görevi ifa etmenin manevi huzuru ve rahatlığı içinde yerlerine
oturuyorlar.
Malesef, ülkemizin
geleceğine yönelik umudumuzu iyice yok eden kötü ve genel
manzarası budur.
Bize soracak
olursanız, ülkenin kaderine hakim olan tek adama tapınan, onun her
sözünü mutlak surette yerine getirilmesi gereken ilahi bir buyruk
olarak kabul edip, ona mutlak itaat gösteren, onun gözden çıkardığı
kişileri gözden çıkararak selamı sabahı kesen müritler,
aslında ona ve ülkemize iyilik değil kötülük yaptıklarının
farkında değiller. Gözlerine perde inmiş gerçekleri görmemekte
ısrar ediyorlar.
Tek adam; kendisine
tapanların, adeta kulluk yapanların giderek çoğaldığını ve
tapınmanın yoğunlaştığını gördükçe, daha da
otoriterleşiyor ve kibirleniyor. O, kibirlendikçe ve
otoriterleştikçe de, onu kutsayanlar ve ilahlaştıranlar ne
yapacaklarını daha da şaşırıyorlar, kutsamalarını daha da
yoğunlaştırıyorlar, kongrede yaptıkları gibi, onun gıyabında
okunan mesajı için dahi, ayağa kalkarak hazırol'a geçiyorlar ve
mesajını saygı duruşu vaziyetinde sessizce dinliyorlar, belki de
mesaj sonunda içlerinden amin çekiyorlar, kula kulluk etmekten
utanmıyorlar.
Vah benim güzel
ülkeme vah, o hale getirildin ki; bir mucize olsa ve sevgili
ATATÜRK'ümüz mezarından ayağa kalksa, bu manzara karşısında
morali bozulur ve bu vakitten sonra sizi ben dahi kurtaramam,
sağlığımda söylediklerime kulak verseydiniz, ilkelerimi
korusaydınız, aklınızı kullansaydınız, bunlar başınıza
gelmezdi, sizler her türlü kötü yönetime ve kötülüklere
layıksınız, oh olsun sizlere diyerek, ebedi istirahatgahına geri
dönerdi mutlaka.25/05/2016
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder