Demokrasinin
gereği olarak; ister Cumhurbaşkanı olsun, ister Yargıtay yüksek
hakimi olsun, herkes; aklını başına toplamaya, demokrasinin
yazılı olan veya yazılı olmayan tüm kurallarına, yürürlükteki
anayasa ve yasaların tüm hükümlerine uymaya, kendisinde üstün
bir güç bulunduğu düşüncesine kapılmamaya mecburdur.
Peki
ülkemizdeki bugünkü manzara nedir?
Ülkemiz bugün,
Anayasayı rafa kaldıran, fiili olarak başkanlık sistemini tesis
ettiğini alenen ilan eden, tarafsızlık ve anayasaya bağlılık
yeminine bir saniye dahi riayet etmeyen, keyfine göre takılan,ilga
ettiği anayasada yer alan bir hükme göre, vatana hiyanet dışında
-bundan suçlanarak Yüce Divana gönderilmesi de Meclisteki oylamada
sayı itibariyle mümkün değildir-tüm eylem ve söylemlerinden
dolayı yargı önünde hesap vermekten muaf ve sorumsuz olan, bu
sorumsuzluğuna, mecliste bulunan emri altındaki AKP
milletvekillerinin oylarıyla Yüce Divana gönderilmesinin
imkansızlığına güvenerek ve bundan güç alarak, bu anayasa ve
yasa tanımazlığı nedeniyle haklı olarak kendisini eleştiren
herkesi, cumhurbaşkanına hakaret etmekle suçlayarak mahkemelerde
süründüren, kendisinin seçip atadığı, her isteğini yerine
getirmesine rağmen, yine de kendisine yaranamayan ve hoşuna
gitmeyen AKP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı
olan DAVUTOĞLU'nu görevden çekilmeye zorlayan, içeride ve
dışarıda, hoşuna gitmeyen önüne gelen herkese laf yetiştirerek
eleştiren ve aşağılayan, yargıya ve yasamaya baskı
yapan,rüyasında görse inanmakta zorlanacağı bir şekilde,
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından başlayarak,AKP
Genel Başkanlığı, Milletvekilliği, Başbakanlık ve
Cumhurbaşkanlığı koltuklarına otuma şeref ve onuruna mazhar
olmasına, maddi olarak da ülkenin sayılı zenginleri arasına
katılmasına rağmen, doyumsuzluk hastalığına yakalanarak, bu
dünyadan göçüp gitmeden önce,bu ülkeyi; yasama, yürütme ve
yargının da tamamen kendisine bağlı ve kendisinin kontrolü
altında olacağı tek adam olarak idare etmek için başkanlık
sistemini getirme hırsıyla yanıp tutuşan ve kendisinin yanıp
tutuştuğu bu hırsının ateşiyle ülkeyi de yakan ve yakmaya
devam eden bir kişi tarafından idare edilmekte ve ne acı ve
üzücüdür ki,bu anayasa ve yasa tanımaz kişiye karşı, halkımız
organize ve demokratik bir tepki koyamamakta, tüm anayasal
kuruluşlar da sessiz kalarak bu kişinin değirmeninine su
taşımaktadır.
Ana muhalefet
partisi elinden geldiğince bu fiili yönetime karşı çıkmakta ve
eleştirmekte ise de, diğer muhalefet partisi MHP lideri ve üst
yönetimi, parti içinde gelişen muhalefetin olağanüstü kongre
için tüzüğe göre topladıkları yeterli imzaya rağmen,
olağanüstü kongreyi yaptırmamak için, antidemokratik eylem
koymakta ve bu nedenle de iktidardaki AKP'ye yanaşmaktadır.
MHP lideri
BAHÇELİ, son günlerde yaptığı üstü kapalı konuşmalarıyla,
AKP ile işbirliği içinde olduğunu göstermiş ve MHP Olağanüstü
Kongresinin yapılması için, temyiz mercii olarak kararı dört
gözle beklenen Yargıtay'ın;MHP kongresiyle ilgili kararını
Mayıs ayı içinde vereceklerini belirten bugünkü açıklamaları
ile Sayın BAHÇELİ'nin; dün, Yargıtay'ın vereceği karara
saygılı olacaklarını açıklayan beyanları karşısında, 15.
Mayıs.2016 günü MHP Olağanüstü Kongresinin yapılmayacağı
kesinleşmiş olup, maalesef saray'ın baskısı altında olan
yargının en üst kuruluşu Yargıtay'ın, 15.Mayıs dan önce
vermesi gereken kararı verip açıklamamak suretiyle, saray'ın
baskısı altında olduğu konusunda kuvvetli şüpheler oluşmuştur.
Kim ne derse
desin, ülkenin içinde bulunduğu çok acı ve üzücü gerçek
manzara budur.
Her türlü
olumsuz bu koşullara rağmen, herkes çok iyi bilmelidir ki; bu
ülke, insan hak ve özgürlüklerine dayalı,demokratik ve laik
sosyal bir hukuk devletidir ve böyle kalacaktır.
Hukuk ve
anayasa ihlallerine, ülkemizin içine düşürüldüğü anayasası
rafa kaldırılmış fiili durumuna rağmen, halkımızın
göstermekte olduğu bu sessiz duruşu ve hoşgörüsü, asla kimseyi
aldatmamalıdır. Bu ülke sahipsiz değildir, sıfatı ve makamı ne
olursa olsun, hiç kimse;Türkiye Cumhuriyetinden, anayasa ve
yasalardan üstün değildir, ister Cumhurbaşkanı, ister Başbakan,
Bakan, Hakim, Savcı, Yargıtay Üyesi olsun, herkes, ama herkes,
akıllarını başlarına toplamak, anayasa ve yasalara saygılı
olmak zorundadır.
Bunun başka
yolu yoktur! 11/05/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder