KILIÇDAROĞLU'nu
beğenirsiniz veya beğenmezsiniz,CHP Genel Başkanlığında
başarılı olduğunu kabul edersiniz veya etmezsiniz,bu konudaki her
türlü olumlu veya olumsuz değerelndirmelere saygı duyarız.
Ancak,
KILIÇDAROĞLU'nun demokratlığını, insan hak ve özgürlüklerine
saygısını,birikimini,dürüstlüğünü,şerefini ve namusunu hiç
kimse tartışamaz.
Partinin Grup
Başkan Vekili olarak Mecliste gösterdiği performansı, açtığı
yolsuzluk dosyaları, kamuoyunun dikkatini ve ilgisini çekmiş, biz
dahil, büyük bir kitlenin sempatisini kazanarak, büyük ümitlerle
CHP'nin başına geçmesine ve tüm iyi niyetine rağmen, başka çok
önemli etkenlerin de birleşmesi sonunda, seçimlerde başarılı
olamamış ve girdiği birçok seçimde, yaklaşık %25 oranındaki
kemikleşmiş CHP oylarını çoğaltamamış ve partisini tek başına
veya iktidar ortağı olarak iktidara taşıyamamıştır.
KILIÇDAROĞLU
CHP'nin başına geçerken bizde oluşturduğu samimi kanaat şuydu;
bu KILIÇDAROĞLU , diğerlerine benzemiyor, partisini başarıya
ulaştıramaz ve iktidar yapamazsa koltuğa yapışıp kalmaz, gözünü
kırpmadan onurlu bir şekilde koltuğu bırakır ve Türk
siyasetinde onurlu ve şerefli bir ilke imza atar, yeni bir gelenek
oluşturur.
Ama,
KILIÇDAROĞLU da öncekilerin geleneğine aynen uyarak, başarılı
olamadığı halde,CHP Genel Başkanlığı koltuğunu bırakıp
gidememiştir.
Bu yönüyle,
bizi hayal kırıklığına uğratan KILIÇDAROĞLU'nu biz de
eleştiriyoruz.
Fakat,
KILIÇDAROĞLU'nun BAYKAL'a yapılan kumpasla iş başına gelen,
kasetten çıkan bir genel başkan olduğu iftira ve suçlamasına
katılmıyoruz.
Evet doğrudur,
BAYKAL; cemaat ve iktidar ortaklığında kendisine yapılan kaset
kumpası sonunda, CHP Genel Başkanlığından istfa etmek zorunda
kalmış ve CHP Genel Başkanlığı koltuğu bu şekilde
boşalmıştır. Koltuk şu veya bu nedenle boşalacak ki, bir diğeri
CHP Genel Başkanlığı koltuğunu doldursun.
BAYKAL'ın
koltuğuna göz dikmiş ve bu nedenle ve amacına ulaşmak için,
BAYKAL aleyhindeki kaset kumpasını sanki KILIÇDAROĞLU planlayıp
yapmış ve CHP Genel Başkanlığı koltuğunu boşalttırmış ve
BAYKAL'ın koltuğuna oturmuş gibi suçlanan KILIÇDAROĞLU'na,büyük
bir haksızlık yapılmakta ve iftira atılmaktadır.
Dünkü (
10/05/2016) köşesinde Sayın Yılmaz ÖZDİL tarafından kaleme
alınan o yazı neyin nesidir anlamak mümkün değil. ÖZDİL'in,
geçtiğimiz günlerde saray darbesiyle boşaltılan AKP Genel
Başkanlığına, 22/05/2016 tarihinde Tayyip Bey'in belirleyeceği
profili düşük ismin atama yoluyla seçilecek olmasıyla,
KILIÇDAROĞLU'nun da, aynı şekilde Mayıs ayının 22'sine denk
gelen, 22/05/2010 tarihinde yapılan CHP Kurultayında CHP Genel
Başkanlığına seçilmesi arasında tıpa tıp benzerlik ve
paralellik kurması, KILIÇDAROĞLU'na, CHP'ye ve CHP'li seçmenlere
yapılan büyük bir haksızlık,iftira, haddini
bilmezlik,sorumsuzluk,ayıp ve günahtır.
Bu gerçeği de
herkesin kabul etmesi gerekir. BAYKAL'ın istifa ederek boşalttığı
CHP Genel Başkanlığı koltuğu, BAYKAL'ın hatırına boş mu
bırakılacaktı?Yüce ATATÜRK bile öldükten sonra, boşalttığı
koltuklar kendisinden sonra gelenler tarafından doldurulmuştur.
Yılmaz
ÖZDİL'in bu talihsiz yazısı ve buna ilaveten KILIÇDAROĞLU'nun
savcı tarafından BAYKAL'a yönelik kumpas soruşturması nedeniyle
tanık olarak ifadeye çağırılması, bize göre bir tesadüfün de
ötesinde, CHP ve KILÇDAROĞLU'nu itibarsızlıştırma girişiminin
halkalarıdır.
BAYKAL'a
yönelik kumpas'ın ne şekilde ve kimler tarafından yapıldığı
ortaya çıkmış, kamuoyu da tüm gerçekleri öğrenmiştir.Bu
konuda kitaplar yazılmıştır.Bu itibarla, KILIÇDAROĞLU'nun
ifadesine başvurma gereğinin duyulması ve ifade vermeye
çağırılması, neyin nesidir?
KILIÇDAROĞLU
ifade vermeye tanık sıfatıyla da çağırılmış olsa, onun
ifadeye çağırılması, Sayın ÖZDİL gibi yazanların da
etkisiyle, kamuoyunda; KILIÇDAROĞLU'nun da, BAYKAL'a yönelik
olarak düzenlenen ve BAYKAL'ı istifa etmek zorunda bırakan kaset
kumpası içinde yer almış olduğu algısını yaratacak ve
KILIÇDAROĞLU'nu itibarsızlaştıracaktır.
Çok yazık,
ülkenin Başbakan'ı DAVUTOĞLU, bir saray darbesiyle koltuğunu
bırakmak zorunda bırakılıyor, tüm kamuoyu onun yerine daha düşük
profilli ve saray'ın yörüngesinde Başbakanlık yapacak bir
kişinin Tayyip Bey tarafından ismen belirleneceği ve atanacağı
tarihe kilitlenmiş beklerken, yaşanan bu Anayasa dışı saray
darbesinin konuşulması ve eleştirilmesi gerekirken, herkes işini
gücünü bırakmış KILIçDAROĞLU ve CHP ile uğraşıyor.
Basından
öğrendiğimize göre, KILIÇDAROĞLU ifade vermeye gitmeyeceğini
açıklamış, bize göre de çok isabetli bir karar. 11/05/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder