Bu ülkede,
sıfatları ne olursa olsun; ister Cumhurbaşkanı, ister Başbakan,
ister Bakan, ister Milletvekili, ister Anayasa Profesörü,ister sade
bir vatandaş, her ne halt olurlarsa olsunlar, herkes; seçimlerin,
demokrasinin vaz geçilemez zorunlu bir unsuru olmasına rağmen,
demokrasilerin yegane unsurunun seçimler olmadığını,
demokrasinin seçimler kadar zorunlu ve önemli birçok unsuru
içerdiğini, açıkça kabul edip kafalarının içine kazısın
lütfen.
Demokrasi ile
yönetilmedikleri halde, seçim yapılan ve yönetimin usulen yapılan
seçimlerle iş başına getirildiği diktatörlüklerin var olduğu,
sakın unutulmasın.
Demokrasi ile
yönetildikleri halde, kadınlarının seçme ve seçilme haklarına
Türkiye'den çok daha sonra kavuştukları, Türkiyeden çok daha
ileri demokrasiye sahip olan ülkelerin varlığı da
unutulmamalıdır.
Demek ki,
demokrasilerde seçimler zorunlu olmakla birlikte, yöneticilerinin
seçimlerle iş başına getirildiği ülkelerde dahi, gerçek bir
demokrasinin var olup olmadığını ortaya koyan, seçimlere ilave
başka çok önemli kriter ve unsurların var olması da zorunludur.
Ülkeyi
yönetecek olanların, adil ve hür seçimlerle belirlenmesinin,
gerçek bir demokrasi için önemi kadar, seçimlerle iş başına
gelen yönecilerin; seçimlerle kendilerine verilen ülkeyi yönetme
yetkilerini, yani iktidarlarını, o ülkenin yürürlükte olan, en
başta anayasası olmak üzere, tüm yasalarına uygun ve saygılı
olarak, anayasa ve yasaların kendilerine tanıdıkları görev ve
yetkilerinin sınırları dışına çıkmadan kullanmalarının da
çok önemli ve zorunlu olduğu, asla unutulmamalıdır.
Demek ki, adil
seçimlere ilaveten, demokrasilerin en belirgin özelliği;
yöneticilerinin, yani yürütme organının görev ve yetkilerini,
halkın hak ve özgürlüklerini, bu özgürlüklerin sınırlarını,
çuğulculuğu, azınlığın çoğunluk karşısındaki haklarını,
yasama ve yargının görev ve yetkilerini, yargının bağımsızlığını
ve tarafsızlığını hüküm altına alan, Cumhurbaşkanını,
Başbakanı, Bakanları, Milletvekillerini, tüm bürokrasiyi ve tüm
bireyleri bağlayan, hiçbir kişi ve organın kaynağını
anayasadan ve yasalardan almayan bir görev ve yetkiyi
kullanamayacağını açıkça belirten, herkes tarafından uyulması
zorunlu, herkesi bağlayan bir kurallar sistemi olmasıdır.
Hal böyle
iken; ülkemizdeki fiili duruma bir bakıyoruz, bizim yukarıda
tanımlamaya çalıştığımız gerçek demokrasiden eser yok.
Sadece, iktidar olmaktan kaynaklanan devlet imkanlarını sonuna
kadar kullanarak, susturulmuş ve yandaşlaştırılmış medyadan
yararlanarak, eşit imkanlarla yapılmayan, göstermelik ve gayri
adil seçimler sonunda iş başına gelen taraflı ve partili bir
Cumhurbaşkanı ve onun vesayeti altındaki bir bakanlar kurulu var
ama, bu yönetim kadrosu, kendilerini anayasa ve yasalarla bağlı
saymıyor, ülkenin Cumhurbaşkanı seçilen zat, evlere şenlik,
beni halk seçti, ben anayasa ile belirlenen yetkilerimi az
buluyorum, istediğim yetkiyi kullanırım havasında. Hergün
anayasayı ihlal ediyor, istediği zaman hükumet deviriyor ve
yenisini kuruyor, ülkeyi tek başına ve keyfine göre yönetiyor.
Kimse alınmasın
ve gücenmesin, ülkemizde, bizim bilimsel olarak yukarıda izahına
çalıştığımız gerçek demokrasiden eser bulunmamaktadır.
Anayasa hukukuna göre, bugün ülkemizdeki mevcut fiili yönetimin
özelliklerine baktığımızda, ülkemizdeki fiili yönetim şekli,
maalesef diktatörlük tanımına girmektedir.
Bunun aksini,
doğrudan halkın seçimiyle iş başına gelen Cumhurbaşkanı,
anayasadaki görev ve yetki sınırlarını aşabilir görüşünü
savunanlar yanılıyorlar ve bu ülkeye ihanet edip suç işliyorlar,
bir kere daha söylüyoruz; halkın doğrudan ve tamamının oyunu
alarak iş başına gelseniz de, her ne sıfata sahip olursanız
olunuz, halkın oylarıyla seçilen yasama organı tarafından
değiştirilmediği sürece, yürürlükteki mevcut anayasaya ve
yasalara uymak zorundasınız, kaynağını anayasadan almayan hiçbir
yetkiyi asla kullanamazsınız, mevcut koşullarda size engel olacak
yasal bir güç ve mekanizma mevcut olmayabilir, ülkenin aydınları
ihanet içinde bulunabilirler, halk korkudan sinmiş ve sesini
çıkaramıyor olabilir, sizler de, bu boşluktan yararlanarak
anayasayı ihlal edebilirsiniz,demokrasinin defterini dürebilirsiniz,
ancak; tüm bunlar, ileride iktidar değiştiğinde, bu anayasa ve
yasa ihlallerinizin hesabının, sizlerden er ya da geç sorulacağı
gerçeğini, asla ortadan kaldıramaz. 27/05/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder