Gerçek
demokrasilerde, siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez
unsurlarıdır.
Bizim gibi
ileri demokrasilerde (!) ise; hiç kimse kusura bakmasın,siyasi
partiler demokrasinin ayıbı ve ayakbağı olmaktadırlar.
İktidardaki
AKP'yi senelerdir izliyorsunuz, anayasamıza göre demokrasinin
vazgeçilmez unsuru olan bu partimizin içinde, demokrasiden bir
kırıntı görebiliyor musunuz? Bugün gelinen son aşamada AKP,
Anayasaya göre cumhurbaşkanı seçildikten sonra parti ile ilişkisi
kesilen tek adamın fiili işgali altında faaliyetini südürmekte,
partinin başına o tek adamın belirlediği kukla bir genel başkan
atanarak partinin faaliyetleri ve geleceği, o tek adamın iradesiyle
belirlenmektedir.
İktidardaki
AKP'nin bir demokrasi ayıbı olan bu haline artık hepimiz alıştık
ve kanıksadık. Hiç değilse muhalefetteki partilerimizin,
demokrasinin vazgeçilmez unsurları gibi yönetilip faaliyet
göstermelerini görmek, bizlerin en tabii hakkıdır diye
düşünüyoruz.
Ancak, bir
nebze ana muhalefetteki CHP'nin dışında kalan meclisteki HDP ve
MHP'nin de, demokrasinin vazgeçilmez unuru gibi hareket ettiklerini
ve yönetildikleini ne yazık ki göremiyoruz.
HDP'nin,
illegal ve bölücü PKK terör örgütünün yörüngesinde, MHP'nin
ise, Tayyip Bey'den hiç farkı olmayan BAHÇELİ'nin tek adam
anlayışı ve otoritesi ile yönetildiklerini, demokrasinin
vazgeçilmez unsuru özelliğini taşımaktan çok uzak olduklarını
görüyouz.
Özellikle MHP
içinde ortaya çıkan ve partiye çeki düzen vermek isteyen, bu
amaçla yeterli sayının da çok üzerinde delege imzasını ve
onayını alarak, partiyi 15 Mayıs günü Olağanüstü Kongreye
taşıyan muhaliflere yönelik olarak, BAHÇELİ ve etrafını saran
yandaşların, olağanüstü kongre yaptırmamak için alıp
uygulamaya koydukları karar ve yöntemleri, MHP üst yönetiminin
de,haklı olarak eleştirdiğimiz AKP yönetiminden geri kalan hiçbir
yönlerinin bulunmadığını, MHP'nin de demokrasiye yakışmayan
antidemokratik usullerle yönetildiğini açıkça ortaya koymuş ve
bizlerde demokrasimizin geleceği açısından büyük bir hayal
kırıklığı yaratmıştır.
MHP'ye mahkeme
kararıyla atanan kayyumların almış olduklar 15 Mayıs günü
olağanüstü kongrenin yapılmasına ilişkin karara, partinin
BAHÇELİ başkanlığındaki üst yönetimi Yargıtay nezinde itiraz
etmiş olmasına ve 15 Mayısın yaklaşmasına rağmen, Yargıtay
siyasi baskılarla kararını 15 Mayıstan önce
açıklamayarak,herkesin sürekli olarak dillendirdiği gibi yargının
bağımsız ve tarafsız olmadığını ortaya koymuş, yargının
bağımsız olmadığı bir ülkede demokrasinin de olamayacağı
gerçeği yüzümüze şamar gibi çarparak, demokrasimizin
geleceğine yönelik kuşkularımız artık kuşku olmaktan da
çıkmıştır.
Hiçbir
özelliği olmayan, teşbihte hata olmaz, bir zamanların meşhur
lafı olan Yalova Kaymakamı diyebileceğimiz kel alaka Gemerek
Mahkemesi, MHP Genel Merkezinin başvurusu zerine, Yargıtay kararı
açıklanmadan olağanüstü kongrenin yapılamayacağına ilişkin
yasadışı bir tedbir kararı vermiş olup, MHP Genel Merkezi
de,yetkisiz mahkemenin almış olduğu yasa dışı ve yok hükmündeki
bu tedbir kararını Ankara Valiliğine uygulatarak, belki de
tomaların, cop ve biber gazı teçhizatlı çevik kuvvet
polislerinin şiddet ve zor kullanımından yararlanarak, yeterli
sayının çok üzerinde bulunan MHP delegelerinin iradesine uygun
olan yasal bir kongreyi, zor kullanarak yaptırmamanın çabası
içine girmişlerdir.
Bize göre,
BAHÇELİ yönetimi, bazı vaadler karşılığında,AKP iktidarının
ve Saray'ın desteğini arkasına almış olup, Saray'ın desteği
de, kararını 15 Mayıstan önce açıklamayan Yargıtay'ın bu akıl
almaz tutumu ile kanıtlanmıştır.
Ne acıdır ki;
BAHÇELİ ve etrafını saran azınlık, demokrasi dışı bu akıl
almaz tutumlarıyla, daha dün, seçim hükümetinde bakan olmayı
kabul ettiği için kendisine demediklerini bırakmadıkları,
kendisini ağır bir şekilde eleştirerek aşağıladıkları Tuğrul
TÜRKEŞ'i de geride bırakarak onu aklamış konuma gelmişler,
demokrasiye, partileri MHP ve onun saf ve temiz seçmelerine ihanet
etmişlerdir.
Demokrasilerde;
suç teşkil etmeyen, toplumun sükunetini, asayişi bozmayan, üçüncü
kişilerin özgürlüklerine dokunmayan, silahsız ve barışcıl her
eylem, serbestçe yapılabilir. MHP'nin olağanüstü kongresinin 15
Mayıs da toplanması da, bu nitelikte bir eylem olup, kongrenin
yapılamayacağına ilişkin, yetkisiz Gemerek mahkemesinin yasa dışı
ve yok hükmündeki kararı da, bir tedbir kararı olup, kesin bir
yargı kararı değildir, bu tedbir kararına rağmen yapılacak olan
bir kongrenin ve bu kongrede alınacak olan kararların iptali için
de yargı yolu açıktır,yapılacak olan kongrenin ve kongrede
alınacak olan kararların, mevcut yönetimi ve partiyi bağlayacak
nitelikte, uyulması zorunlu yasal bir kongre ve kararlar olmadığı
görüşünde olan BAHÇELİ başkanlığındaki mevcut MHP
yönetiminin yapması gereken şey; demokrasiye saygı duyarak, 15
Mayıs tarihinde kongrenin yapılmasına engel olmayarak, daha sonra
yargıya başvurmak olmalıdır.
Bu nedenle,
Ankara Valiliği; yargının acilen çözmesi gerekirken, siyasi
baskılar sonunda, zamanında çözme basiretini ve tarafsızlığını
gösteremediği MHP içindeki bu olağanüstü kongre kaosuna ve
sürtüşmesine asla taraf ve alet olmamalı, muhaliflere fiili bir
müdahalede bulunmamalı, sadece güvenliği tesis etmek için önlem
almalı ve muhaliflerin, yasal olan delegelerin hür iradelerine
dayalı olağanüstü kongreyi toplamalarına engel olmaya
kalkışmamalı, bilakis onlara yardımcı olmalıdır. Aksi
halde,15 Mayıs günü meydana gelebilecek olan tüm olumsuzlukların
ve hiç arzu edilmemesine rağmen, dökülecek olan bir damla kan ve
gözyaşının tek sorumlusu, Ankara Valiliği olacaktır.
Demokrasinin ve
sağduyu'nun gereği budur. 14/05/2016
Güner
YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu
Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder