DAVUTOĞLU'nun
parti içindeki yetkilerinin elinden alınması, kamuoyunda büyük
yankı uyandırdı.
DAVUTOĞLU da
çok üzgün, dün grup toplantısında yaptığı konuşmasında,
kendisine yapılanlara karşı sesini yükselterek üzüntüsünü ve
sitemini açıkça dile getirmiş ve istifa sinyalleri vermiştir.
Bize
göre,DAVUTOĞLU'nun; üzülmeye ve kendisine karşı yapılan bu
kabalık karşısında istifa etmeyi düşünmeye ve de istifa etmeye
hakkı yoktur, zira AKP'nin başına demokratik bir seçimle hak
ederek ve yarışarak gelmemiş, Tayyip Bey tarafından tek taraflı
bir irade ile bu makama getirilmiş olup, bu nedenle, kendisini o
makama getiren anayasa ve yasa tanımayan kontrolsuz irade ve gücün,
senin işlevin sona erdi, artık sen bana yaramazsın, seni kovuyorum
demesini beklemek ve kovuldun komutunu aldıktan ve istifaya
zorlandıktan sonra, sessiz ve sedasız bir şekilde istifasını
vererek ayrılması gerekmektedir.
Bu hep böyle
olmuştur. Bir benzetme yapacak olursak, buna idare hukukunda şekil
muvaziliği prensibi denir. Yani, bir makama hangi usullerle
gelmişsen, o makamdan da aynı usullerle ayrılmak zorundasınız.
DAVUTOĞLU,
sanırız Tayyip Bey'i bizden çok daha iyi tanır ve onun bitmeyen
siyasi ihtiraslarını, parti ve ülkenin yönetiminde tek adam olma
arzsunu bizlerden çok daha iyi bilir ve bilmek zorundadır.
Tayyip Bey
cumhurbaşkanı seçilerek Anayasa gereği hukuken AKP Genel
Başkanlığından ayrılmak zorunda kalınca, Anayasayı takmayarak,
AKP'nin başında fiilen kalacağını, partiyi istediği gibi tek
başına yönetmeye devam edeceğini düşündüğü için, partinin
başına, kendisinin fiili olarak partiyi tek başına yönetmesine
ses çıkarmayacak, kendisine biat edecek bir emanetçi genel başkan
aradı ve o zamanın koşullarına göre de,kendisine en yakın
hissettiği, kendisine piyonluk yapacağı ve ne derse itiraz
etmeyerek yerine getireceği düşüncesiyle, AKP kongresinden önce,
AKP Genel Başkanı olarak DAVUTOĞLU'nu belirledi ve atadı.Yasa
gereği formalite olarak yapılan AKP Kongresinde parti delegeleri
usulen oy kullanarak bu atamaya resmiyet kazandırdılar.
DAVUTOĞLU, bu
şekilde demokratik bir seçimle, yarışarak,yasalara ve hukuka
uygun olarak AKP Genel Başkanlığına ve ona bağlı olarak da
Başbakanlığa getirilmediğini, kendisine Tayyip Bey tarafından
özel bir don biçildiğini,bu donun içinde hareket etmek zorunda
olduğunu,kendisini o makamlara getiren tek adamın emir kulu
olduğunu, AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerini
yaparken o tek adamın emir ve talimatlarının dışına
çıkamayacağını çok iyi bilerek, kendi hür iradesini,
özgürlüğünü, insanlık ve meslek onurunu ipotek altına
aldırma koşuluyla bu makamlara getirildiğini, peşinen kabul
etmiştir.
DAVUTOĞLU, bu
nedenle istifa edemez, istifa müessesesi hak edilerek, demokratik
yollarla atanarak veya seçilerek gelinen makamlardan, bir nedenle
ayrılma gereği duyan kişilerin başvurabilecekleri onurlu ve
demokratik bir davranış şeklidir. DAVUTOĞLU; istifa etme hak ve
yetkisine ve hatta özgürlüğüne sahip olmadığı için,tek
adamla birlikte kapalı kapılar arkasında yapacağı gizli
görüşmeler sonunda istifa etmeye zorlanarak kovulacağı günü
beklemek durumundadır.
Kendi düşen
ağlamaz, diye çok güzel bir atasözümüz vardır. Bu nedenle
DAVUTOĞLU kendi hatasının sonuçlarına katlanmak zorundadır.
AKBULUT ve
DAVUTOĞLU Vak'aları; umarız bundan sonrası için, yozlaşan
demokrasimizin düzelmesine bir katkı sağlar ve siyasilerimiz bu
vak'alardan ders çıkararak, kimsenin piyonu, maşası ve sonunda da
sıkılarak çöpe atılan limonu olmazlar inşallah. 04/05/2016
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder